04.12.2007
Çocuksunuz, öyle yalnız sinemaya gitme izniniz yok.
Bir yaz öğleden sonrası anne ve ablanızla bir filme gidiyorsunuz. Filmin adı “Aşk Mevsimi”. Filmin isminin "The Graduate” olduğunu, aslında “Mezuniyet” olarak çevrilmesi gerektiğini çok zaman sonra öğreniyorsunuz.
O çocuk gözlerle filmin sonunda köpekler gibi aşık olduğu kızın nikahına yetişmeye çalışan adamı izliyorsunuz.
Fonda güzel, çok güzel bir şeyler çalıyor. Hırsından bambaşka birisiyle evlenmek üzere olan kirpikleri ok kadar uzun kızın nikahına yetişmesi için koltuğunuzda adamla gaza basıyor, onunla koşuyor, müzik zevkinize hayat boyu yön verecek bir şeylerin dolaşımınıza girdiğini hissediyorsunuz.
Ve 2007 yılında bir gece incecik bir ekrana bakarken nikaha yetişmeye çalışan bir adamla gaza basıyor, onunla koşuyor, ertesi günlerde hep dinleyeceğiniz bir şeylerin vücudunuzda dolaşıp durduğunu hissediyorsunuz.
Derken benzininiz bitiyor ve büyük koşunuz başlıyor.
Nikah tam kıyılırken nefes nefese içeri dalıyor, önce çaresizce bakıyorsunuz:
http://www.youtube.com/watch?v=InRRG1tqERo&feature=related
ve olması gereken oluyor; müzik ve kaçış bir çocuğun dokularına kazınırken, sessizliğin sesinde bitmez bir yaz mevsimi başlıyor...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
** ** ** aradan geçen yıllar, omuzlardaki ince hesaplar, çarpılacak laflar, elde edilecek boktan karlar hiç değiştirebilir miydi; hiç hayır gelebilir miydi bu çocuktan?
hep Nisan olacak; o hep gelecek…
** ** **
eski bir yazı: http://ergir.com/mrs_robinson.htm
|