(fonda çalan: simply the best - tina turner)
Bugün teniste final maçım vardı ve dün çok hain planlar yapıyordum. Sevgili ve son derece centilmen rakibime daha önceki son maçımızda (son seti 0-6 olmak üzere) feci yenilip mosmor olmuştum.
Şimdi finalde karşılaşacaktık ve dün akşam moralini bozmak için gidip evinin kapısının altından: "O çok formda - bir dost!.." imzalı bir not atıp kaçma planları yapıyordum.
Ve bugün 16:45'te, yaş grubumuz A klasmanı finali için Ankara Tenis Kulübü'nün 1 numaralı kortuna çıktık.
1 numaralı kortta seyircilerin önünde oynandığı için saçmalamamam, topu dağlara taşlara atmamam gerekiyordu; o arada ilk set 1-6 gitti. Dereye düşmüş gibi ıslanmış tişörtümü değiştirdim ve ikinci sete başladık.
Durum 3-5, 0-30 aleyhime ve maçı kaybetmek üzereyken damarlarımdaki acayip endorfinle önce 15-30, 30-30, 40-30 ve 4-5 olduk.
Sonra 5-5, 6-5 ve 7-5 ile seti kazanmıştım. Hava kararmış, ışıklar açılmış, denize düşmüş gibi ıslanmış tişörtümü değiştirmiştim.
Üçüncü sette kan gövdeyi götürüyordu. Rakibim de, ben de pire gibi o köşeden o köşeye koşuyorduk. Saat 19:45'i gösterdiğinde, okyanusa düşmüş gibi tişörtümle füze gibi bir servisin ardından son seti 6-4 almııış, maçı kazanmııış, şampiyon olmuştuuum.
Hitchcock filmi bitmiş, şans bana gülmüştü; ama rakibim de çok, çok, hem de çok sportmence mücadele etmişti.
** ** ** Yarın 18:00'de kupa töreni var.
Başıma ne iyi geldiyse hep tenisten geldi, hep tenisten geliyor ve yıllar geçtikçe daha iyi oynadığım için hep tenisten gelecek.
Ama tenisten başıma ne iyi gelirse gelsin, televizyonda maç seyretmesem bile, hep gönlümdeki bir numara futbol oynamak.
Yarın sabah Hacettepe'nin sahasında yine küfrün bini bir para, yine herkesin birbirine ölümüne daldığı bir futbol maçı ve sahada maç bitiminde yine herkese: - n'ooolur biraz daha oynayalım... diye yalvaracak bir düş hekimi var.
Şimdi gidip rakip takımın oyuncularının kapılarının altından: "Onlar çok formda - bir dost!.." imzalı bir not atıp kaçmalıyım...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
|