Lise öğrencisi bile değilsiniz ve bir filme gidiyorsunuz:“Sonsuz Ölüm”, yani orijinal ismiyle: “Butch Cassidy and The Sundance Kid”.
Paul Newman ve Robert Redford Amerika’nın serseri mi serseri iki efsane kovboy haydudunu canlandırıyor; siz de filme ve filmdeki tiplere bayılıyor, bayılıyor, bayılıyorsunuz.
Ellerinde sözlükle banka soydukları Bolivya’da, yüzlerce asker tarafından bir eve kıstırılıp, yaralı yaralı dışarı fırladıklarında ve: - Fire!... sesi yankılanıp, perdedeki görüntü donduğunda, başınızdan aşağı kaynar sular değil, gözyaşlarından oluşmuş yağmur damlaları aktığını sanıyorsunuz.
Bu son kare öyle sonsuzlaşıyor ki ruhunuzda, bir başka bin yılda, hala kapısında “Sonsuz Düğüm” asılı bir odanın dolap kapağındaki “Sonsuz Ölüm”e bakıyorsunuz:
O plak kapağının alt köşesinde yer alan, filmdeki Butch Cassidy ve Etta Place’in “Raindrops Keep Falling On My Head” şarkısı eşliğindeki bisiklete biniş görüntülerini de
çocuk gözlerinizden içinize lav gibi akıtıp, o "sonsuz sevgi"yi ruhunuzda bir Pompei heykeli gibi sonsuzlaştırıyorsunuz:
Ve yeni bin yılda, hala asıl araç olarak bisikletinizi görüyor, hala yan yana değil, birlikte binebilmenin en muhteşem gezinti olduğuna inanıyorsunuz.
Ve bu yüzden, Butch Cassidy’i oynayan Paul Newman’ın sonsuzluğa gittiğini öğrendiğiniz gece yağmur yağmasını, önü boş bisikletinize atlayıp, damlalar başınıza düşerken şehrin karanlık, aklın karmakarışlık sokaklarında kaybolmayı istiyorsunuz…
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
|