fonda çalan: ajde jano
Yoksa Yalnız Ağaç??? - 1
az önce:
- Ama o bahsettiğiniz ağaç artık yok, toprak kaymasıyla gitti diye biliyorum...
- Emin misiniiiz?
- Ben öyle biliyorum, ama tam da emin değilim...
Başımdan aşağıya kaynar sular aktı. Beypazarı'ndan az önce gelen hastamın babası bana, Gelin Kayası'ndaki Yalnız Ağaç'ımın yerinde yeller estiğini söylüyordu. ( http://www.ergir.com/yalniz_agac_tefrika.htm & http://www.ergir.com/2008/bir_tatil_daha_var.htm )
Emin değildi ama artık içim içimi yiyordu.
Akşam akşam, ne yapabilirdim? Beypazarı'ndaki otobüs şirketlerine telefon edip, göz gözü görmezken:
- Ankara'ya gelirken sola bir bakabilir misiniz; tepedeki ağaç yerinde duruyor mu?.. diye soramazdım.
Ancak yarın gidip bakabilirdim; ama yarın her saniyesi parsellenmiş feci yoğun bir günken buradan köşedeki gazeteciye bile gidemezdim.
Ama bu "başka türlü bir şey" değil miydi? Can Yücel'in duygularıyla içimi kemiren ağaca benzese de, buluta benzemezdi.
Sabah gün doğarken atıma atlayıp yola koyulmalıydım; ağacım, canım arkadaşım belki tepenin yüksekliğince rüzgarda yere inmişti, belki de aslanlar gibi yerindeydi.
Boşuna da gidilse, yetişemesem de işlerime - sevgi için, bir dost için bu seher seferine değmez miydi?..
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com 10 kasım pazartesi - 20:04
ikinci kısım: http://www.ergir.com/2008/yoksa_yalniz_agac_2.htm
|