fonda çalan: gamzedeyim; deva bulmam  / barış manço

(ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

ISLI SOKAKLAR

 

 

2005 senesinde bayıla bayıla bir  yazı yazmıştım;

daha doğrusu bir Web Fotoroman hazırlamıştım:    AŞKA İZİN ÇIKINCA

 

Derin dondurucu bir Ocak günü, Kayaş'tan yola çıkıp, Ankara'ya kadar yürümüş;,

algıda seçici olarak, dikkatimi çekmemesi imkansız olan duvar yazılarını görmüştüm.

 

Yıllarca görmekten bıktığım: ‘kafanızı kıracağız’, ‘ortalığı yıkacağız’ türü sloganların yerini,

bariz şekilde sevgi sözcükleri almıştı.

 

Sevgi'nin bu resmi geçiti içimi ısınmıştı;

belli ki yıllar geçtikçe ya aşka izin çıkmış,

ya da aşk zincirini kırmıştı:                                                               (büyütmek için fotoğrafların üzerine tıklanabilir)

                                        

** ** **

2009 senesiydi.

 

Kavurucu bir Ağustos günü, Esenboğa'dan yola çıkmış, Ankara'ya doğru yürüyordum.

 

Algımın bu kez seçtiği yazıya baktıkça, artık sadece bazı eşsiz duyguların değil,

derin suların da kıyılarımızdan çekilmekte olduğunu görüyordum.

 

 

** ** **

2 ay daha geçmişti.

 

Serin bir Ekim günü, meslektaşım Dr. Mehmet Doğan Ateş'in terasından aşağıya bakıyordum.

 

Her şey olağan akışındaydı;

kuş bakışı bakınca gri sokaklarda, yaşamın gri bir dere gibi akışını -

insan bakışı bakınca ise, yeni doldurulmuş siyah ve az kullanıldığından bitmemiş yeşil kartuşlu bir yazıcıdan, kopya bir günün daha çıkışını görüyordum:

 

Ama algı her yerde, her şartta seçiyordu;

önce kapıyı çalıyor, açılmazsa kırıp - seçtiğini,

yani sola park etmiş kırmızı kamyonu gösteriyordu.

 

Korkularım gereksizdi; sokaklar o kadar da ıssız değildi.

 

İnsanoğlu ateşi ilk kez aşık olunca keşfetmişti

ve Olympos'un Ateşi bile küllense,

Aşkın Ateşi hiç sönmeyecekti...

 

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com