fonda çalan: ederlezi (time of the gypsies)
Çal Dağı'ndayım; yani Hikmet Birand'ın "Alıç Ağacı ile Sohbetler" kitabındaki tepede, son iğde ağaçlarının arasındayım.
Böyle deyince bulunduğum yeri Ankaralıların çoğu anlamayacaktır; düzeltiyorum: Panora Alışveriş Merkezi'nin az ötesinde, telsiz röle istasyonunun dev antenlerinin dibindeki öteki dünyadayım.
Evet; belki bir Café'de, önüme kelebek duvar kağıtlı dizüstü bilgisayarımı açıp, bir yandan: "andante non troppo lütfen" bile desem getirecekleri latte macchiato'mu yudumlayabilir, bir yandan da simmmmmmmmsiyah gözlüklerimle ortalığı kesebilirim.
Ama; o kıra kadar yürüyüp, orada dizlerimin üstüne çöküp, bir kelebeğin hiçbir uçağın yapamayacağı manevralarını izlerken çoook daha mutluyum. |
Yanımda bir ses duyuyorum:
-Hellooo...
Çünkü bir fotoğrafı atletiyle, şapkasıyla dizlerinin üzerinde, ancak bir turist çekebilir bu mahallede, o terden kuru noktası kalmamış atletle içeriye zor alacakları Panora'nın az ötesinde.
Bisikletinin üzerinde merakla bana bakan Fırat var. Ardından da Gulliver'in bisikletiyle Şevket geliyor.
Onlara çektiğim fotoğrafları gösteriyorum. Nasıl dikkatle bakıyorlar makinemin küçücük ekranına. Hani mail adresleri olsa onlara da göndereceğim. Şevki'nin, duvarına mavi yorgan asılmış, aklıma Bir Yudum Mutluluk filmini getiren evlerinin önünde bir fotoğraflarını çekiyorum. Sanıyorum bu fotoğrafı bu yaz yolumu yine Çal Dağı'na düşürüp, kendilerine götüreceğim.
Derken başka bebeler kesiyor yolumu; onlara da turist olmadığımı, asıl turistlerin şu anda alışveriş merkezlerinde can alıp can vermekte olduğunu söylüyorum.
Ve çekiyorum, ileride bir araya gelmesi imkansız olanların, sanki daha çekildiği gün sararmış gibi duran fotoğraflarını.
Aklımda Emir Kusturica'nın Ferhan'ı, gözlükleri, akordeonu, Ferhan'ın, Ederlezi çalarken kucağında biricik hindisiyle kurduğu düş, nehirde yakılmış ateşler, sevip kavuşamadığı Azra'nın nehirdeki duvağını - gelinliğini çıkarmış hali, onları izleyen babaanne Hüsniye'nin gözyaşları, hasta kardeşiyle giderlerken, aracın arka camında gördükleri ölmüş annelerinin gelinlikli düşü...
Belki ilgisiz olacak ama; yakında hiç tırtıl gören var mı?
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com |