(tam çıkmak üzereyken, montumun kenardan çekiştiren şu şarkı yüzünden, telaşla yazılıp Pano'ya asılacak bir not:
Neydi; neydi o şarkının adı yaa??
Müzik markette "şu şarkı kimin ve hangi CD'de?" diye sorabilmek için kimseciklere duyurmadan "usul usul" tezgahtara şarkıyı okuyorum (yanımda olsa gitarla çalıp dinleteceğim). İçinden "çattık" dese bile, kibarca bilemediğini söylüyor. Daha sonra Google'da şarkıda geçen sözleri yazınca bulabiliyorum tabii, ama markette çok çaresiz kalıyorum.
Geçen ay Çeşme'de bir sempozyumdaydım. Dönüş uçağında yan yana oturduğumuz sevgili Dr. Dilek Arman da, ben de kitap okuyoruz. Ben kendi okuduğum Attila Şenkon'un "Sustum Duydun mu?"sunu ona şiddetle önerirken, o da bana Buket Uzuner'in "İstanbullular"ını öneriyor.
Ankara'da ona kitabı armağan etmek istiyorum; hem sevgili Attila'nın kitabını, hem de Kanada'da bulamayan bir okuyucuya göndermek için kendi kitabımı almak üzere kitabevine gidiyorum.
O telaşta Attila'nın kitabını bulamıyorum ve oradaki görevliye "Sustum Dudun mu?"nun yerini soruyorum. O kitabı getirmeye gidince, tam yanımda sanki M.S. 1071'den beri orada duruyormuş gibi, sevgili Attila'nın ta kendisini görüyorum.
Elimde birisi kendi kitabım, iki ayrı kitap var; iki kitabın yazarları, birlikte kasaya gidiyoruz.
Kasada Attila'ya, Dilek'e aldığım kitabı imzalatıyorum; bir yandan da sohbet ediyoruz. Kasadaki hanım o sırada boş; ama önündeki itiş kakış, sattığı kitapların hemen oracıkta imzalanması ilgi alanında değil.
Dönüş yolunda düşünüyorum; acaba ben bir kitabevinde çalışsaydım; yani işim gücüm sabahtan akşama kitapların geçidi olsaydı ve her dakika olmayan bir tablonun yakın tanığı olsaydım - yani kitapların yazarları önümde az önce satın aldıkları kitapları imzalasalardı, acaba tam ortalarına balıklama atlar mıydım, atlamaz mıydım? diye.
Sanırım bunun yanıtını da fena halde biliyorum; bir müzik markette çalışaydım ve bir müşteri usul usul bir şarkı söyleyip, şarkıyı sorsaydı, kendisine telefonumu verip: "bulursanız, lütfen bana da haber verebilir misiniz?" deyip, demeyeceğimin yanıtını da fena halde biliyorum.
Şimdi bu satırları acele Pano'ma asıp, aşağıya da o söyleyerek adını aradığım şarkının videosunu koyup, mutlaka öğretecekleri olan, parmak izi gibi eşsiz bir günün daha ortasına balıklama atlıyorum...
d.h.y.e. http://www.ergir.com (şimdi kilometrelerce hangi şarkıyı dinleyeceğimi de fena halde bilirken; az önce tam yukarıdaki: ... okuduğum Attila Şenkon'un "Sustum Duydun mu?"sunu ona... satırını yazarken Attila telefon etmişken ve kendisine de okumuşken...)
|