fonda çalan müzik: society / eddie vedder (into the wild filminden)

(ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

 

İnsanların başına, "gelmesine izin verdikleri" gelir.

 

Örneğin önünde mürekkebi bitmiş iki dolmakalemli masasında oturup, satır satır seri ilanları okuyan ve bir takım numaraları, numarasını gizlediği telefonuyla arayan Sayın Ahmet Bey'in, bir şubat öğleni, şehirlerarası bir yolda tipiden göz gözü görmezken, altından kayıp duran motosikletinin üzerinde, eldiveniyle sürekli kaskının önünde anında biriken karı temizleme ihtimali pek yoktur.

 

Saygıdeğer Hamza Bey'in emniyet içerisinde yaşadığı dünyasında, frene dokunmamak zorundayken, artık bir işe yaramayan kaskının önünü kaldırırken, kısılmış çıplak gözlerine, yanaklarına bıçak gibi kar çarparken, yan aynaları bile göremezken,

hala kulaklığıyla "Society" şarkısını dinleme ihtimali de düşüktür.

 

Ama eğer o yüksek bozkır tipisinde atını süren Kızılderili, karla karışık yağmur yağan Ankara'sına dönebilirse, o 19 Şubat'ı da yaşanmış net bir gün olarak çadır direğindeki çentiklerine ekleyecektir.

 

Kısa sürelerde o kadar farklı hayatlar yaşıyorum ki. Şu satırları sırılsıklam yazıyorum - ama dün tam bu saatlerde hasta bakıyordum.

 

Bekleme salonunda aynı lise mezunlarından dünyanın en ciddi suratlı adamı Suat K.'nın beklediğini öğrenmiştim. Asistanım sevgili Eda'yla plan yaptık ve Eda içeriye gidip bütün bekleyenlerin bakışları arasında:

 

- Siz Suat Bey'diniz değil mi?

 

- Evet??

 

- Yalçın Bey sizinle görüşmek istemiyor, lütfen terk edin burayı!.

 

- ....

 

Suat tam kapıya doğru giderken uçarak yakaladım; yüzü kıpppkırmızıydı ve:

 

- Gel oğlum, saçmalama...   diye (sanki saçmalayan oymuş gibi) gülerek ve koltuktaki hastadan da izin alarak odama aldım; bir yandan işimi yaptım, bir yandan sohbet ettik.

 

Sanıyorum bugün Akyurt yolunda başıma gelenleri "etme - bulma dünyası" olarak izah edebilirim;

ama ne yazık ki, bir dahaki gelişinde karanlık bir odaya kilitleneceğine dair garanti veremesem de,

Suat K.'dan, özellikle o sırada bekleyen diğer hastaların huzurunda özür dilerim...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

PANO'YA DÖNÜŞ