Bu pazar ikindisi topumu alıp
Neyzen Tevfik Sokak'taki parka basket atmaya gittim.
Ben gittiğimde üç çocuk, iki pota
arasında şut çekişiyorlardı.
- Ben de arkanızdaki potaya top
atabilir miyim?
.** ** **
Önce normal, sonra ya gözüm
kapalı, ya yerden sektirerek, ya da falso vererek topu
atarken canım o kadar kıran kıran maç yapmak istiyordu
ki.
Tam o sırada bebelerden teki:
- Abi; biz de oynayabilir miyiz?
Hemen ikişerden maça başladık
ve güleyim mi ağlayayım mı bir
durumun farkına vardım:
elimdeki topu kapmaya çalışan
rakibim için "Dişli" kelimesini kullanmam olanaksızdı,
çünkü üst ön süt kesici dişi
düşmüş, kalıcı kesici dişi henüz
gelmemişti.
Bağrış, çağırış oynarken iftar
saati yaklaştı,
evli evine köylü köyüne dağıldı.
Erken yatmalıydım;
benim okulum tatil değildi
ve pazar'ın tesi yorucu bir iş günü
olacaktı...
düş hekimi yalçın ergir
http://www.ergir.com
PANO'YA DÖNÜŞ
|