fonda çalan: indian sunset / elton john

ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

 

Holde Çay

 

 

Elimde değil; aklıma "sürekli" o kadar güzel şeyler geliyor ki,

gerçekleştirebilmek için, üretebilmek için, öğrenebilmek için ve öğretebilmek için o kadar zamana ihtiyacım var ki.

 

Bu yüzden yanımda kimsenin olmayacağı gün batımından sonra,

ya da gün doğarken yapabiliyorum en verimli işlerimi.

 

Elbette "mutlak yalnızlık" berbat bir şey;

ama Küçük Mutluluklar şiirindeki gibi "yalnız kalabilmek dilediğinde" de muhteşem bir şey.

 

Asla yalnız kalamayan o kadar çok insan tanıdım ki;

mutlaka birisinin yanında olmak zorunda hisseden pek çok insanı da.

 

Bu arada gittiği her ortamda mutsuz olan insanları da,

geldiği her ortamı mutsuz edenleri de tanıdım.

 

Tabii her işte, her ortamda mutlu olup, mutlu edebilenleri de;

zaten onlarla birlikte olabilmek - yalnızlıktan daha güzel olanı.

 

** ** **

 

Dün gece;

 

bir başıma inimde, harıl harıl aklımdaki işleri yapıyorum.

 

Pikapta hışır hışır Elton John'dan "Indian Sunset" çalıyor.

 

Kulağım, Apache Geranimo'da, Sarı Ay'da, Kırmızı Güneş'te.

 

Ara veriyorum.

 

Küçücük bir hole sandalyemi ve sehpamı koyuyorum.

 

Oturup, oda kapımın üzerine astığım 1903'te çekilmiş Apache Nalin'in fotoğrafına baka baka çay içiyorum.

 

Mona Lisa'dan çok daha büyüleyici bakışları.

Belki o gülümsemeyi bir tek ben görebiliyorum.

 

Gözüm, Apache Nalin'de;

 

neler neler düşlüyorum.

 

Uyduruk bir holde değil,

 

uçsuz bucaksız ovalarda çay içiyorum...

 

 

düş hekimi yalçın ergir  -   son cherokee

 

http://www.ergir.com

 

PANO'YA DÖNÜŞ