IL POSTINO
(postacı)
Sevgili
Yaşar Sökmensüer'in köşe yazısını okuyorum:
http://www.ergir.com/2010/sokmensuer.htm
Şilili
halk şarkıcısı Violeta Parra'nın, "Gracias A La
Vida"sına Türkçe söz yazıp, sevgili Leyla Çolakoğlu ile
seslendirdiğimiz Uluslararası Kadınlar Derneği
dinletimizden de bahsediyor:
http://www.ergir.com/2010/sesli_sedali.htm
** ** **
Il Postino çıkıyor yine karşıma
ve
düşüyorum yine yollara, aklımın arka sokaklarında.
Il Postino
filminin çevrilişinin hazin öyküsünün, filmin
kendisinden daha etkileyici olduğunu anımsıyorum -
Federico Fellini'nin Amarcord'undaki gibi.
Filmde, Şilili şair Pablo
Neruda, İtalya'da - Sicilya açıklarında küçük bir adada
sürgündedir. Neruda'ya gelen mektupları bisikletiyle
taşıyan bir de postacı vardır: Mario Ruoppolo.
Eğitimsiz Ruoppolo'nın
duyguları, Neruda'dan şiirli, sihirli çok şey öğrenir.
Bu arada Ruoppolo, halasının kahvesinde çalışan Beatrice
Russo'ya aşık olur ve evlenirler. Düğünde Neruda sürgün
hayatının sona erdiğini öğrenir ve ertesinde Şili'ye
geri döner.
Aradan yıllar geçtiğinde Neruda
bu kez adaya turist olarak gelir. Beatrice ve çocuğu
adadadır;
ama Ruoppolo, çocuğunun
doğumunu göremeden öldürülmüştür...
Filmin
çevrilişinin daha hazin öyküsünde ise, postacı
Ruoppolo'yu canlandıran Massimo Troisi, aynı zamanda "Il
Postino"nun senaristidir de.
Kalbinden
rahatsızdır ve ameliyat olması gerekmektedir;
ama
ameliyat olursa filmi tamamlayamayacaktır.
Erteler
ameliyatını;
bin bir
emekle Il Postino'yu tamamlar.
Ve filmi
tamamladıktan 12 saat sonra kalpten ölür;
postacı
Ruoppolo gibi, çocuğunun doğumunu görememiştir...
** ** **
Hepimiz
bir filmde yaşarız.
Kimimiz
senaryosunu eğri büğrü el yazısıyla yazar,
kimimiz
ele tutuşturulmuş bir dosyada yazılanları oynarız.
Bir şair,
bir garson, bir buyurgan, bir postacıyızdır.
Kısa ya da
uzun metrajlı bir filmde;
kimimiz
ölse de, göremese de, kendi filminde yıldızlaşır,
kimimiz
her gün görse de, başkalarının filminde
yaldızlaşırız....
il düş hekimi
yalçın ergir
*
http://www.ergir.com
|