SUYU ARARKEN
Bir edebiyat öğretmenim vardı: Türkan
Gönenç. Ondan bana üç kitap, silinmez izleriyle
kalmıştı: Yılkı Atı (Abbas Sayar), Kopar Zincirlerini Gülsarı (Cengiz Aytmatov
- tabii
ki "Selvi Boylum Al Yazmalım") ve Suyu Arayan Adam (Şevket
Süreyya Aydemir).
"Suyu Arayan Adam" kitabında,
aşağıdaki satırları 13 yaşında okuyan bir çocuk, yaşamı
boyunca suyu aramaktan başka ne yapabilirdi?
“Bir adam vardı. Suyu arıyordu. Toprağı üç kulaç, beş
kulaç kazdı. Suyu bulamadı.
On kulaç, on beş kulaç kazdı. Gene suyu bulamadı.
Sonra yerin derinliklerinde kara kaya tabakalarına
rastladı.
Yeise düştü , gücü sona erdi ve suyu bulmaktan ümidini
kesti.
Fakat bir ses ona:
- Daha derinlere in, daha derinlere, dedi.
Daha derinlere indi ve suyu buldu.”
** ** **
"Bazen onu kaybettim. Bazen buldum, sandım. Ama onu her
zaman aradım. Bu arayışta aldanışlarım da inanışlarım
kadar güzeldi."
"Epiktetos haklı:
“Allah’ın bize verdiği en büyük nimet, malik olduğumuz
hâlde, malik olduğumuzu bilmediğimiz kuvvetleri, bir gün
kendimizde bulmak kudretidir.”
Ve gene onun dediği gibi.
“Huzurun bir pahası var…”
Evet onu ödemek lazım. Benim ödediğim paha, hayatımın
hepsidir. Ama bundan üzgün değilim. Ödediğim bedel,
ulaştığım kaynak için çok değildir. Çünkü bu kaynağın
başında ben, yıllar yılı kaybettiğim en değerli şeyi,
yani kendimi buldum."
Şevket
Süreyya Aydemir
** ** **
asırlardır suyu arıyorum;
duymadığım anlarda bile,
hep o sesi dinliyor,
dere tepe düz gidiyor,
sabırla, emekle,
kendimi arıyorum.
belki daha yolun başındayım;
ama, bir arpa boyu gitsem de,
bir an kalmış olsa bile önümde,
bir an'ın değerini bilen her ömrün,
suyu bulmaya yeteceğini biliyorum...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
|