fonda çalan: children of sanchez giriş / chuck mangione

ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

 

Yetmiş Dokuz Yıllık Yalnızlık

 

...

Sonra kendi ölümünün nasıl ve ne zaman olacağını öğrenmek için birkaç sayfa daha atladı. Son satıra gelmeden önce o odadan bir daha çıkamayacağını anlamış bulunuyordu. Çünkü el yazmalarında, Aureliano Buendia şifreleri çözdüğü anda aynalar (ya da seraplar) şehrinin rüzgarla savrulup yok olacağı, insanların anılarından silineceği ve yazılanların evrenin başlangıcından sonuna dek bir daha yinelenmeyeceğini yazıyordu. Çünkü yüzyıllık yalnızlığa mahkum edilen soyların, yeryüzünde ikinci bir deney fırsatları olamazdı...

(Gabriel Garcia Marquez - Yüz Yıllık Yalnızlık)

 

Yüz yıl önce, kalın perdeli bir odada, her gece büyülenmiş bir şekilde "Yüz Yıllık Yalnızlık"ı okuyordum;

Sanchez'in Çocukları'nı ise daha önceleri sinemada seyretmiştim.

 

Artık iflah olmama imkan var mıydı? Ağır darbe yemiştim; 2010 senesinde bir Haziran gecesinde bile fonda Chuck Mangione'den Children of Sanchez'i dinliyor, yoksul Sanchez'in kızı Consuelo'nun yatağına yatıp "hostes olduğunu düşlemesini" düşlüyor - işte allak bullak mı dersin, artık ne dersen, bizim "İhtiyar Mısırcı"yla ilgili bu satırları yazıyordum.

 

Dün http://www.ergir.com/2010/ihtiyar_misirci.htm   yazısını dostlarımla paylaştıktan sonra o kadar çok ortak duygularda mesaj aldım ki.

 

Ve bugün dayanamayıp yolumu yine Emek'ten, emekten geçirdim.

 

Sürprizimizi bozmamak için:

- İşler nasıl bugün?..    diye sordum İhtiyar Mısırcı'ya ve son derece kanaatkar bir şekilde de olsa, hiç iş olmadığını öğrendim.

 

Benim hala ümidim var,

benim hep ümidim var;

bu sürprizi, bu sevinci,

yoksul Sanchez'e, Santiago'ya, Mehmet'e yaşatabilmeyi

ve sevince sevineceklere yayın yapabilmeyi çok istiyorum.

 

İşte aşağıda, bu hafta boyunca bana ulaşan ziyaret fotoğrafları ya da gönülden geçen satırlar yer alacak;

sonra unutuuup gideceğiz ihtiyar mısırcıyı;

 

ama o, bu haftayı (dilerim, çok isterim ki) kalan ömrünce hiç unutmayacak.

 

Sevgiler, teşekkürler;

gidebilen, gidemese de dileyenlere,

gidilmesini öneren, bu sevince sevinenlere...

 

düş hekimi yalçın ergir     22 haziran 2010 - salı

 

 

SATIRLAR & FOTOĞRAFLAR

 

Aşağıda yazımıza gelen onca sevgi sözcükleri değil,

gidenlerin, gitmek için yola düşenlerin satırları ya da fotoğrafları yer almakta.

 

Ne kadar isterim hep ekleyebilmeyi,

bir ihtiyar mısırcının gün ortasında:"bir düş mü görüyorum?" demesini...

 

22 hazirandan ilk fotoğraf benden:

 

Bu satırlar ve fotoğraflar da ziyaretçilerden:

 

 

** ** **

ÖNCE ADRES BULUNAMAYINCA:

 

 

 

METİN YILDIRAN

 

Sayın Ergir,

"İhtiyar Mısırcı" başlıklı sunuşunuzu Sevgili Yücel Tanyeri'den aldım dün ve çok beğendim. Kızım ve eşim de benim gibi nasıl olacağını bilmeden öğle yemeğinde buluşma davetimi kabul ettiler ve onları evden alıp birlikte önce sizin işaret ettiğiniz kesişme noktasına gittik. Hazırlığımı bir gün önceden yapıp kesin noktayı da internetten tespit etmiş ve oraların karmaşık trafiğinde sorun çıkmaması için gerekli tedbiri almıştım.

 

Onlar da benim gibi ne olacağını bilmiyorlardı ve maalesef biz o İhtiyar Mısırcıyı bulamadık. Harita Genel Komutanlığının hazırladığı harita ile gittiğim 25. Sokak ile 19. Sokak birleşme noktası, bir başka 2 sokağın birleştiği yeri gösteriyordu. İşin garip tarafı hemen yanı başındaki taksi durağındakiler de sizin işaret ettiğini sokaklarınızı bilmiyorlardı!

 

Kızım 3 gün sonra eğitim için bulunduğu ülkeye dönmek üzere bir başka programı için Ankara'yı, sonra da ülkemizi terk edecek. Onu bu programa dahil edebilmeyi çok isterdim. Ama bugün beceremedim. Kim bilir belki yarın!

İhtiyar Mısırcıya dahil anımı değil ama en azından emeğimi ve teşebbüsümü ekli fotoğrafla da paylaşmak istedim, bir şehrin tüm kimliğinin sokak isimleri birlikte bir değişime uğramasının hayal kırıklığı ve kızgınlığı ile.

Yine de değerdi çaba göstermeye.

Teşekkür ediyorum bu güzel sunuşunuz için.

Sevgi ve saygılarla,

Metin YILDIRAN

 

 

 

 

ADNAN YÜCE

Sayın Ergir,

Adres tanımı yeterli olmuyor. Yeni sokak numaralarıyla vermek daha iyi bir fikir olabilir. Taksiciler bile "eski mi, yeni mi?" diye soruyorlar. Dostlukla kalın.

Adnan Yüce

 

 

 

 

YEŞİM DELLALOĞLU

...

lakin emegin hangi kosesi oldugu cok muamma...
bir tarif etsen israil evlerine mi yakin sanki???

 

 

 

** ** **

İHTİYAR MISIRCI'YA GÖKTEKİ GÖZ'DEN BAKINCA

yeni 25. sokak - eski 64. sokak    ile

yeni 19. sokak - eski 60. sokak köşesi

 

 

 

** ** **

İHTİYAR MISIRCI KESEKAĞITLARINA

MISIR KOYMAYA BAŞLADIKÇA:

 

 

 

METİN YILDIRAN (ertesi gün)

 

Benden önce siftah yaptığını, ama okulların kapanması ile işlerin bozulduğunu anlatan bu yalnız adam ve gökyüzündeki yağmurun habercisi olan kapkara bulutlar:


"Şemsiye yapımcıları 
ıslanmaktan 
tek kişiyi koruyacak genişlikte 
kesince kumaşları 
yağmur değil 
yalnızlıktır yağan" 

 

diye başlayan "Yalnızlık" isimli şiirini anımsattı bana "Sunay Akın'ın, bir küçük hüzün ile beraber..." 

 

Biraz sonra başlayacak yağmurda sığınacağı ve fotoğrafta hemen sağında duran metruk ve eski ev de ne kadar uygundu ihtiyarın yaşı ile.

 

Başkasını bilmem ama Ramazan ayı sonrası başlayacak kestane mevsiminde, kendisi ile sözleştiğim gibi o yaşlı arabasında pişen Bartın kestanesi yiyeceğim.

 

Bu kez, ben belki "Haydi Kestane Yiyelim!" şeklindeki bir davetinize vesile olurum sizin sayfanızda! Ne dersiniz?

 

Hayatımın belki de en anlamlı temennisini aldığım bu sabahı yaşamama vesile olan Sevgili Yücel Tanyeri'ye ve size Sn Ergir, kucak dolusu candan teşekkürler.

 

Kalbi sevgi ile,

 

Metin YILDIRAN

 

Not: Balık yakalamak kolay değil ama taksi duraklarındaki sürücülerin bile henüz bilmediği yeni sokak numaraları karşısında, belki çağrınıza uyarak gidecek olanlara yol göstermesi için, eski Emek 4. Caddeden aşağı doğru giderken Ziraat Bankasından hemen sonraki sola dönüşteki sokağın numarasının 25 olduğunu belirtmek isterim. Oraya girince bu sokak hemen 19. Sokak ile kesişiyor.

 

 

 

 

 

NUR YAZICIOĞLU

 

 

 

 

düş hekimi notu:

("ilk" fırsatta ayağımda 3 altın lira, penceremden düşüme uçacağım - dhye)

("ilk" fırsat)

ve bugün 3 liralık emanetinizi ihtiyar mısırcı'ya götürüp, oğlunuz, eşiniz ve sizin için 1 liralık mısır aldım. "Ya o 2 lirayı geri almam ya da 2 liralık daha mısır koyması" için mücadele verdi. Zamanım çok azdı, kısacık sohbetimizden sonra ayrılırken elini de öptürmedi - yürekten dualarla uğurladı. Kendimi o anda, babaannemin anlattığı masalların içinde gibi hissediyordum...

 

 

 

 

 

 

SEVTAP TECİMER

 

Sevgili Yalçın; mısırcı bana oldukça ters bir yerde olduğundan, elçi kullandım. Sununu senin yazılarını takip eden bir iş arkadaşıma yönlendirmiştim. Biraz önce on paket mısır aldığını haber verdi. Ne hissettiğini kendisi sana yazar herhalde.

Sevgilerimle

 

 

 

 

 

 

LEVENT N. ÖZLÜOĞLU

 

Kışın da kestaneye bekliyor...

 

"-Amca merhaba.

-Aleyküm Selam

-Duyduğuma göre şehrin en lezzetli patlamış mısırını sen yapıyormuşsun amca

-!?.. yıldır buradayım. Alıyorlar işte. Ama şimdi iş azalır, okullar da kapandı.

-Amcacım bana bu harika mısırlardan büyük kesekağıtlarına dört tane doldurur musun?

-.... Sessizlik sırasında amca anlam veremediğim bir naylon torba hazırlığında, sonra tek tek kesekağıtlarını torbaya dizerken" Böyle yapmazsam arabana dökülebilir kenardan"

-.... Sessizlik sırası bende bu özenden dolayı.. sonra" amca ne kadar düşüncelisin. Bir iki tane alabilir miyim?

-Al canım, sorma

-Amca borcum ne kadar?

-Bu kağıtlar 2 lira, küçükleri de 1.

-Amca parayı alır mısın (10 TL) ? Ama bir tane de 1 liralık ver.

- Peki. (Paketi ve 1 lira para üstünü uzatarak)

-Çok teşekkürler amca (Paketi alıp 1 TLyi unutmaya çalışarak)

-Parayı unuttun oğlum

- (Yüzüm kızararak) Amca o kalsın, ola ki buradan yanında parası olmadan geçen bir çocuğun tezgaha gözü takılır ona sayarsın, o da mutlu olur.

-Olur mu öyle şey ben zaten esirgemem

-(İyice kızarmış bir yüzle ben) Amca bir tanesine de ben ısmarlamış olurum

-O zaman önce sen helal et bu parayı, ben ondan sonra yapayım senin dediğini

-(Artık bu muhteşem amca benim kahramanım) Çok mutlu olurum amca

-Kışın da kestane yapıyorum. Onu da çok beğenirler

-Eminim amca, kışın da kestaneye gelirim ama önce yazın mısırların tadını çıkaralım hele

Bu sırada tezgaha yaklaşan orta yaşlı bir hanıma ben

-Merhaba, siz de ilk kez mi alıyorsunuz(senin mesajınla gelenlerden sanarak)

-Olur mu ben her hafta en az iki kez gelirim almaya, çok temiz bir amcadır. Mısır da lezzetli

-Amca ellerine sağlık, en kısa sürede görüşmek üzere...

 

 

 

 

 

CEM ÖZENİRLER

 

 

 

 

Sayın Ergir,

Mısırcımıza -ve kışın kestanecimize- ulaşmanın trafik kurallarına en uygun yolu şöyle. (8. Caddeden 25. sokağa dönüş yok.) 8. Caddeden AŞTİ tarafına ilerlerken Dia Noche'nin karşısındaki 22. sokaktan sağa dönmek, sonra tekrar ilk sağa (19. Sokak) dönmek. Bu sokağın 25. Sokak ile kesiştiği köşede, sağda Mehmet Bey'i göreceksiniz. Karşı köşesinde kuaför, onun yanında Hatipoğlu Eczanesi var. Gökçek öncesi sokaklara göre ise 64. sokak ile 60. sokağın kesiştiği kavşak.

 

Umarım işe yarar. Güzel bir düşünce ve ufuk açıcı bir görüş... Fikrinize sağlık. Daha farklı yardımlarım da olabilecek Mehmet Bey'e... Ancak adres bilgileri dışında adım geçmezse sevinirim. Gereğini yapacağınıza olan inancımla iyi günler dilerim.

 

 

 

 

 

MURAT ÖZTÜRK

 

 

Yalçın ağabey merhaba,

 

Bugün öğleden sonra yolum emek taraflarına düştü. Arkadaş listemdeki tüm ankaralılara ihtiyar amcamınızın hikayesini e-posta ile iletmiştim.

 

Arkadaşa 25. Sokak'ı bulmamız gerektiğini , oradan bir mısır alacağımızı söyledim. Arkadaşım şaşkınlıkla bana baktı, sen sür anlatacağım dedim. Hikayeyi anlattım. Önce amcanın orada olacağından şüpheliydi.

 

Sonra 25. sokak tek yön olduğundan 8 cadde tarafından girerek 4 caddeye doğru yavaş yavaş gitti. Artık son köşeye yaklaştığımızda amcadan umudu kesmiştik ki. Köşede yaşlı amcanın sırtını gözüm ilişti, hemen kenara park ettik aracımızı. Sonra uzaktan yürüyerek yanına gittik. 

 

Amca mısır ne kadar? diye sorduk. 1lirayada var 2 lirayada dedi. 2 tane 2 liralık alalım dedik. O sırada kaç senedir buradasın diye sordum? 20 yıldır dedi. 20 yıldır altındağ'dan oraya geliyormuş. Amcayı görünce işim bir hoş oldu, hikayesini kendi ağzından azda olsa duyunca daha bir değişti yüreğimdeki duygu. Helal olsun dedim içimden ve amcaya teşekkür ederek uzaklaştık yanından. 

 

Böyle bir sunumu paylaşıp köşemizdeki amcamızı dikkatimizi çektiğiniz ve bu değerleri bize yaşattığınız için teşekkürler Düş Hekimi, teşekkürler Yalçın ağabey...

 

Görüşmek dileğimle. Sevgi ve selamlarımla.

 

 

 

 

GÜLFER AKBAY - UFUK ÖNDE - RUKİYE BERKEM      /     TÜLİN KAYNAK /

 

   

Sevgili Yalcin,

benim çok sevgili sınıf arkadaşlarım ziyaret etmişler mısırcı amcayı bu gün. Benim ricam üzerine , Resmiye de talep etmişti mısır. İkimizi de resimleyip götürmüşler oraya :)) .. Resmiye hani merdiven grubuna katılmıştı. Kendisi tatardır ve çekik gözlüdür. Onun bu özelliğini de aktarmışlar gördüğün gibi :) .

Gülfer (Akbay) ,Ufuk (Onde) ve Rukiye (Berkem) Ankara hastanesinde calisiyorlar.. Oglen arasinda is edinip gitmisler

 

sevgiler

Tulin Kaynak

 

(izmir)

 

 

 

 

 

AYŞEGÜL NEFTÇİ

bir mesaj; önce, kaygıyla:

burada mı olmalıydı?

sonra huzurla:

Buldum!!! Bir apartmanin girisine arabayi baglamis "Cuma'ya" gitmis, yani asayiş berkemal...

 

 

 

 

 

AYŞEGÜL DÜNDAR

 

 

Sevgili Düşlerin Kahramanı işte bu da benim "İhtiyar Mısırcı" hikayem,,,

sevgiler,

 ---------------

İyi kalplerimizle yol almak,,,

 

Çok erken, hava aydınlanırken, patlamış mısır kokusuna karışıp gelen bir güne “günaydın” dedim,

İyi kalpli Mehmet Amca henüz mısırları patlatmamış,

 “şimdi vereyim parasını, akşam alırım mısırları” dedim,

 “olmaz, hakkım kalır sende eğer gelmezsen” dedi,,,

Bütün gün pencerem açık mısır kokusunu çektim içime işyerinde...

Ertesi gün öğle vakti 3 kafadar arabaya atlayıp içeri sızan kızgın güneşin öpücüğüyle çıktık yola,

böyle yol almayalı kaç öğlen geçmişti kim bilir,,,

işe geç kalırsak korkusunu yaşadık ama,

çok haklı bir nedenimiz vardı nasıl olsa,

anlatırız dönünce dedik & gerçekten anlattık bizi şaşkın gülümseyen yüzlerle dinleyenlere mısırları ikram ederken...  

Biz bu öğlen çocukluğumuzu yitirmeden yürüdüğümüzü ve büyüdüğümüzü fark ettik elimizde patlamış mısırlarla sokaklarda yol alırken,,,

İyi kalpli Düş Hekimi, bize de iyi kalplerimizle yol aldırdığın için teşekkürler, Allaha emanet ol,,

*3 kafadar: Ayşegül Dündar, Yasemin Aydoslu, Sinan Çalışkan

 

Ayşegül DÜNDAR  - 24 Haziran 2010/Ankara

 

 

 

 

KORKUT VAROL

 

Sevgili Yalçın,

Yıllardır burnunun dibinden geçip dururmuşuz da, bu şirin dedeciği bilmezmişiz. Kayınvalideye giderken artık yolu biraz daha uzatıvereceğiz demek...
Vakit olarak beyan ettiği "Ramazan sonrası"nda da kestanelerini yemekten zevk duyacağız.
Allah bu şirin dedeciğe sağlık versin...
Ayrıca, senin bu dünya dışından bir yerlerden gelmiş olduğuna iyice inanmaya başladım.

Engin sevgilerimle,
Korkut Varol.

 

 

 

 

 

İZGEN HACIOĞULLARI

 

 

 

 

Nereden Nereye…

 

Hayat öyle anlarda bizi şaşırtıyor ki,bazen hiç beklenmedik yerlerden,beklenmedik insanlardan alınan haberler bizi hiç hesapta olmayan bir öyküye sürüklüyor.Bu hafta sonu başıma gelen o kadar ilginç bir hikaye ki,mutluluğumun yanında şaşkınlığım da hala sürüyor.

 

Sevgili Yalçın Ergir, bu hafta denk geldiğiniz ihtiyar mısırcı amcamız için güzel bir sürpriz yapmaya karar vermişsiniz, bu sürprize dahil olma şeklimi sizlerle paylaşmak istedim. Ben de Ankara’dayım ve şaşırtıcı bir şekilde kaldığım yer Emek eski 60. Sok /yeni 19. Sok(inanın 19a ben de hala alışamadım) Aslında burnumun dibinde olan mısırcı amcayla hiç karşılaşmamışım,hayatımın rutinine kendimi öyle kaptırmışınki hep aynı yolları kullanmaktan onunla hiç tanışmamışım.

 

Bugün yanına gitme,ondan sıcak bir selam ve de tadı damağımda kalacak mısırlardan alma şerefine nail oldum. İşin en garip yanı bu sürprizden haberdar oluş şeklim. Dediğim gibi Ankara’dayım ama ben haberi Antalya’dan aldım.:) Bir sinemasever olarak bir sinema sitesine üye olmuş ve orda bu konularda oldukça duyarlı olan bir abimle tanışmıştım ve onunla sürekli iletişim halindeyiz.Yine siteden biri ki kendisiyle ben birebir görüşmedim abimin duyarlı kişiliğinden etkilenmiş ve olur da eğer kabul ederse kendisinin de yardımcı olmasını rica edip sizin bu sürprizinizden bahsetmiş. Abim de öncelikle isminizi verdi ve sizinle ilgili bilgi edinmemi istedi ben de sizi zaten tanıdığımı, geçtiğimiz haftalarda okulumuzdaki çalıştayda çok keyifli bir konuşmanızı dinlediğimden söz ettim ve sonrasında sizi nerden fark ettiğini ve neden sorduğunu öğrenmek istedim o da kendisine gönderilen mesajı paylaştı o anda zaten şoktaydım.

 

Ankara’da ziyaret edilecek mısırcı amca aslında benden çok uzakta değildi,bazı değerleri unutmadığımızı göstermek için bize bir şans verilmişti ve ben bunun haberini Antalya’dan alıyordum oldukça şaşkındım. Doğanın bu denli çağrısından sonra,şu ilginç zincirleme reaksiyondan sonra buna karşı kayıtsız kalamazdım. Ben kesin olarak mısırcı amcayı ziyaret edecektim.Yine de belki bir umut daha fazla yüreği coşturur sesinizi daha fazla kişiye ulaştırırız diye abim sitemizde bir yazı paylaştı insanları oraya davet ettik ben de okulumdan tüm arkadaşlarıma mesaj gönderdim. Derken biri bana döndü . Özge Güngör arkadaşım dün buraya geldiğini ancak adresi bulamadığını bu konuda üzgün olduğunu söyledi ve biz de bugün onunla buluşup mısırcı amcayı ziyarete gittik. Bir anlık bir olay gibi görünse de o selamı almak ‘Allah’a emanet olun’ cümlesini ondan duymak sizlerle bir nebze de olsa aynı duyguları paylaşmak ve sonrasında mısırlarımızla eve yürürken insanların değerlerini ne kadar kolay yitirdiğini fark etmek ve bu konuda konuşmak kendimize bunlarla ilgili yeni hedefler koymak çok güzel bir duyguydu.

 

İnsanlar bahaneler uydurmayı ,bir şeylerden kaçmayı,hayatı ertelemeyi kendine resmen görev edinmiş. Yapılacak tek şey 2 dk.mızı ayırıp mısırcı amcadan emek edip hazırladığı ,Ankara’nın şu kararsız havasında yağmurdu,sıcaktı demeden ekmek parası kazanmaya çalıştığı şu mısırlardan alıp yüzünde bir tebessüme can vermekti. Umarım fazlaca kişi bunu yapmıştır.

 

Sevgili abim Sertan Tülek’in yazısını da sizlerle paylaşmak isterim

Yaşlı Adam ve Deniz…

 

 

            Yaşlı Adam ve Deniz filmini izlediniz mi bilmiyorum...İzlememiş olanlara şiddetle tavsiye ediyorum...

Sitenin eskileri bilir, bu siteden artık umudunu kesmiş ve sadece dostlarımla ve yorumlarımla ilişkimi kesmemek için ender de olsa uğruyorum...Ancak, dün gece aldığım bir mj. bugün yeniden girmeme sebep oldu...Belki de hala umut vardır'ı hatırlatan türden bir mj.dı...Konuyu uzatıp sizi sıkmayayım...Bu grubun "Grup Hakkında" yazdığım yazıda da bahsettiğim gibi, birileri için iyi bir şeyler yapmak kadar mutluluk ve huzur verici bir şeyin olmadığına inanıyorum...Hepimiz çocuk olduk ve çocuk esirgemede yetişmiş olabiliriz-olabilirdik...Yarın başımıza bir kaza gelebilir ve bir rehabilitasyon merkezinde yatabilir veya zor şartlarda para kazanma gayretine girebiliriz, İstanbul'da gözleri görmeyen Tartıcı "Tartar Abim" gibi, Adana'daki Değnekçi "Salih Abim" gibi (kendisi esasen doktordur) ne bu isimler, ne de hikayeleri biter...Bir gün hepimiz illaki yaşlı bir amca ve teyze olucaz :) Dün gece bana gelen mj. böyle bir amca ile ilgiliydi...İhtiyar bir mısırcı amca...Google'a "düş hekimi" yazıp çıkan linklerden "düş hekimi yalçın ergir" i tıklayıp ihtiyar mısırcı'yı görmeniz mümkündür...İstenen tek şey Mısırcı amcadan bir tane mısır almanız...Yolunuz düştükçe daha fazla da alabilirsiniz :) Yalçın Ergir'i bilen biliyordur zaten ve bilmeyen de kim ve nasıl bir İNSAN olduğunu araştırabilir...Şuan Hacettepe diş hekimliğinde okuyan bir arkadaşımız kendi bölümünü organize ediyor...Sizde orada yaşıyorsanız Mısırcı amcaya uğramakla hiç bir şey kaybetmezsiniz...Ancak Mısırcı amca emin olun mutluluktan havalara uçacaktır...Nasıl olsa "birileri gider" demeyelim, o birileri zaten "SEN" oluyorsun...Ben daima sinemasever insanların iyi insanlar olduğuna inanmak istemişimdir...İzledikleri kahramanlar kadar cesur ve yürekli ve iyi kalpli...Unutmayalım, hepimiz bir gün mısırcı amca olabiliriz...

Not:yazıda geçen grup hakkında yazısına http://www.sinemalar.com/grup/3123/Robin-Williams-Filmleri/ adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Bu güzel düşünceye ortak olmak için elimizden geleni yaptık, çoğu kişinin unuttuğu ,göz ardı ettiği değerlere hala sahip çıkan herkese teşekkürler. Bu güzel sürprizi bizlerle paylaştığınız için size de çok teşekkür ederim.

 

 

Sevgiler ve kocaman kucaklarla,

İzgen Hacıoğulları

 

 

 

 

HÜLYA ÇÖTRELİ

(istanbul)

 

düş hekimi notu: salı gününe kadar gidip 14 mısır alacağım - ama para gönderilmemesini rica ediyorum.

 

 

düş hekimi notu:

 

- amcacığım; bu 14 lirayla önünden geçen 14 çocuğa mısır verir misin?

 

- e; ya 14 çocuk geçmezse, ya hakkın kalırsa?

 

- helal olsun amcacığım; helal olsun...

 

hani çocuklara:

- sokakta tanımadıklarınızın verdiği yiyeceği sakın almayın!... 

diye öğütleriz ya,

 

- tanımadıklarınızdan yiyecek alın!...  demiyorum;

 

sadece, bu masumiyeti, bu dürüstlüğü,

 

bu gönlü tanıyın diyorum...

 

 

 

Merhaba Yalçın bey,

 

Benden öncekilerin deneyimleri ve yayımladığınız harita sayesinde 19. ve 25. sokakların kesişim yerini hemen buldum. Cumartesi saat 12:42'de sevimli ihtiyardan mısır aldım. Benden hemen önce orta yaşlı bir bay bir naylon poşet içine mısır alıyordu. Ben tezgahtan ayrılırken de genç bir bayan tezgaha geldi. 

 

Onu tanımak beni sevindirdi; bunu sağladığınız için size teşekkür ederim. 

 

Adımın sizde saklı kalmasını tercih ederim. 

 

Selamlar,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YEŞİM DELLALOĞLU

 

evet nihayet gorevi yerine getirdim....
tarif uzerine elimle koymus gibi buldum misirci amcayi...
ve fark ettim ki daha once ayni sokakta oturan bir arkadasimin bana bahsettigi yazlari misir kislari kestane satan nur yuzlu amca bu amca imis...
senelerdir gelip gectigim ama bir turlu varligini fark edemedigim...
farkinda olmak ne onemli bir kavram mis...
etrafin farkinda olmak...insanlari fark etmek...yasamlari gormek....
ne kadar kor olmus gonul gozumuz...
yaslandikca bilgelesmek yerine korlesmisiz megerse...
silkeleyip de kendime getirdigin icin tesekkurler yalcin abi...
misirimi aldim
amca sen hep burdamisin dedim...evet kizim dedi yazlari misir satiyorum kislari da kestane oluyor...
ekmek parami cikariyorum, benim bi yasli ayligim var 3 ayda bir 290 lira bi de burdan ne kazanirsam allah bin bereket versin.
eve mi gotureceksin misirlari???
evet dedim...
tut o zaman shu torbayi ...
doldurdu kesekagidini...koydu torbanin icine...
hadi dedi allah selamet versin...
bi turlu bi fotograf cektirelim diyemedim amcaya...
arkamda bir baska kadin bekliyordu o esnada...ben misirimi alip uzaklasirken o amcaya "nasilsin, sana yemek getirdim" diyordu...anladim ki mahalleli biliyor amcayi...sahip cikiyor...
hala bi yanimiz insan neyse ki...
aldim misirimi arabaya bindim...
donerken baktim ki amca mavi misir teknesinin yaninda namaza durmus...
uzaktan cektim bi fotografini...
gel gorki cep telefonundan maile bu foto nasil atilir demin beri onun cabasindayim...beceremedim...
bi yolunu bulurda pc ye aktarabilirsem gonderecegim...

 

 

 

 

 

BURÇAK YOLDAŞ

(antalya)

 

 

" 'yetmis dokuz yillik yanlizlik' la basladi huzne yolculuk..gavur icadi su cihazin ekraninda duran resimde once bembeyaz sakallari ve gulen gozleri takildi kalbimin taa icine...insanin ozlemle burnunun diregi sizlar, ici yanar ya!! oyle iste...bir cocuk gördüm sonra gozlerimi kapayip, herseyi; annesi, babası, arkadasi, cani dedesinin balkonda kucuk tupun uzerinde salladigi telde patlattigi misirlari kokusunu derin derin icine cekerek bekleyen ve beklerken de bir eli dedesinin dizinde anlattigi hikayeleri dinleyen...O cocuk en guzel yillarini cocuklugunun; dedesinin sogusun diye cay tabagina dokerek icirdigi ve yaninda patlamis misirlari yedigi, sonra balkonda kendi yattıgi sedirin yaninda sandalyeleri birlestirerek yaptigi yatakta dedesinin uzattığı elini tutarak ve kayan yildizlari sayarak uykuya daldigi, ve daha ne cok guzel aniyla susledi..Ve o cocuk en cokta ozlemle ve gozleri dolarak okuyup Misirci Amca ya gitme davetini, hic vakit kaybetmedi...Bu kez sansliydi..550 km yi katetmek yerine buyulu bir yuruyusle ulasabilmisti verilen adrese...

Simdi bu resimde sadece misir alan bir genç hanim ve o na tum ictenligiyle paketlerini hazirlayan bir amca gordugunuzu saniyorsunuz di mi?? ................"

 

 

 

 

 

ZEYNEP ERKUT

(istanbul)

 

 

Zeynep gonulden verene

Tesekkur eder...

Tonton ihtiyari goren gonule

Tesekkur eder...

 

Misira, tuza

Gece huzurlu uykuya

Bunca yuklu duyguya

Tesekkur eder...

 

Birlikte aldigimiz tada

Bunca murada

Alinan onca yola

Tesekkur eder...

 

düş hekimi notu:

sevgili Zeynep Erkut; "para gönderilmemesini rica ediyorum" notunu görmeyince, yine İhtiyar Mısırcı'ya götürülecek liralarla ve eve götürülecek Zahrad'ın "Yapracığı Gören Balık" kitabıyla baş başa kaldım.

Bugün uçarak ağır emaneti İhtiyar Mısırcı'ya götürürken, önce göremedim onu. İçimi nasıl bir endişe sardı o an anlatamam. O sırada:

bir şeyi, belki de asla gitmeyecek ilk an'da yapmalı,

belki de asla gelmeyecek ikinci an'a bırakmamalı...

diye düşündüm.

Neyse ki ikinci an'da huzura kavuşmuştum.

Asıl ben ayrılırken ellerimi elleriyle tutuşunu

ve yemin ederim bütün vücudumu saran o sıcaklığını,

o huzuru anlatamam.

Bir gün daha bitiyor; İhtiyar Mısırcı sanki zaman tünelinde unutulmuş bir çocukluk masalı dedesi.

Tüm torunlarına sevgi ve teşekkürlerle..

 

 

 

PINAR BÜYÜKGÜRAL

 

 

 

 

HAKAN ÖZÇELİK

 

 

Yalçın,

Bu gün 22.sokaktaki bir mimarla toplantım vardı.

Dönerken 25le 19sokak köşesindeki mısırcı amcadan 2 liralık mısır aldım.

Senin yazdıklarını aklımdan geçirirken bir yandan mısır yiyor bir yandan da araba kullanıyordum.

Kendimi birden Başkent Hastanesine giden sokakta buldum.

Kaldırımda tekerli sandalyede bir çocuk yanında bir kadın dikkatimi çekti.

Dileniyorlardı galiba.

Ama geçmiş bulundum, duracak bir yerde yoktu.

Tekrar bir tur atıp aynı yere çıktım ve trafiğin ortasında durarak mısırları çocuğun yanındaki kadını çağırıp verdim.

Aldığım yanıt "Allah razı olsun AMCA" idi. Sayende "amca" da oldum.

Mısırcı amcadan mısır alıp ekteki resmi çekmem seni, mısırcı amcanın mısırları o küçük çocuğu mutlu etmiştir umarım.

Ben mutlu oldum çünkü...

 

İyi ki varsın

 

Hakan

 

 

 

 

 

FİLİZ ÖZEK - SEMA YALÇIN - HAKAN MANZAK - HÜLYA UYSAL

 

Merhaba Sevgili Düş Hekimi,

Ben 9 senedir İstanbul’da yaşıyorum, öncesinde de Ankara’da... Mısırcı amca ile ilgili mailinizi alınca Ankara’ya gideceğim ilk fırsatta, ilk iş Mısırcı amcaya gitme sözü verdim kendime. 3. Temmuz’da ODTÜ’de 30.yıl mezuniyet törenimiz vardı, 3 arkadaş 2.Temmuz’da atladık arabaya , vardık Ankara’ya hiçbir yere uğramadan Mısırcı amcayı aramaya başladık ve epey dolaştık, sokağa vardığımızda amcanın yarım saat önce gittiğini öğrendik. Ekte ki resimler ispatımız.!!! Çok üzüldük, ertesi gün tüm gün ODTÜ’de olduğumuz için gidemedik. Ama arkadaşımız Sema Yalçın’a hikayenizi anlattık , paralarımızı verdik ve Pazar sabahı bizi geçirip mısırcı amcaya gitti. Ek resimde vekilimizi görüyorsunuz. Biz İstanbul’a varmadan cebime bu resmi ve “işlem tamam” notunu yolladı. Tabii biz arabada keyiften çığlıklar attık. Artık amcanın yerini öğrendik, bir dahaki gelişimizde mısır veya kestane , ne bulursak alacağız. Bize bu keyifli anları yaşattığınız, bakmadan yürümenin değil, görerek ve hissederek yürümenin önemini gösterdiğiniz için teşekkür ederiz. Filiz Özek-Sema Yalçın-Hakan Manzak-Hülya Uysal

 

Filiz Özek

MOR Gayrimenkul Danışmanlık

(Hakan, Filiz, Hülya buradaydı)

Vekilimiz Sema

 

 

 

 

 

Zamanın gittikçe azaldığını biliyorum;

bu yüzden her fırsatta soluğu beni kendim gibi yapanların yanında alıyorum.

Çünkü hayatın sevmemiz gerekenlerle değil,

kendiliğinden sevdiklerimizle daha güzel olduğunu biliyorum...

 

düş hekimi yalçın ergir

 

24.temmuz.2010

 

 

 

 

 

 

 

 

 

+

duygularını bir tek benim bilmemi isteyenler -

(ama birbirini görmeden seven onca insanın da bilebilmesini dilediklerim)

 

+

onlarca hesapsız, %100 sevgi dolu yazılanlar...

 

kendini yazdıran not:

hissediyordum, düşlüyordum,

paylaşmaya çalışıyordum;

ama bu kadarını bilmiyordum

-

yalnız değilmişiz;

sevgi hep vardı,

sevgi hep varmış

ve son yürek atımına kadar,

sevgi hep var olacak...

 

 

 

 

(umarım) gidenlerce devamı eklenecek...

 

 

 

 

 

 

düş hekimi yalçın ergir    http://www.ergir.com