fonda çalan:
duncan'ın piyasaya çıkmamış hali - paul simon
(ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)
Paralanmış olarak alınmış değil, üzerinde paralanmış bir blucine en çok: üzerine barış işareti çizilmiş bir gitar, nereye gideceğini bilmeden çıkılmış yollar, vardığın yerlerde tanışacağın, bir daha da karşılaşmayacağın, o unutulmaz dostlar yakışır… BLUCİN
- Nedim hakiki Lee almış…
- Hadi yaa? Gidip bakalım…
** ** **
70'li yıllardan sonra doğanların çoğu, 70'li yıllardan önce doğanlar için "Blucin"in ne anlamlar taşıdığını pek anlayamaz.
Yani; blucine mahallece aslında yerli bir blucin markası olan "Kot" demeyi,
ithalatın olmadığı o yıllarda "sahte blucinler" fink atarken, üzerine tam olmasa bile gerçek bir blucin bulabilmeyi – bulabilirsen, üç kuruş maaşlı babana aldırabilmeyi – alabilirsen, boyun uzayınca da giyebilmek için uzun alıp, paçalarını kıvırmayı – aşınmasın diye paça arkalarına metal fermuar dişleri dikilmesini, beden ölçüsü olarak: W’ler, L’lerle, 28’ler, 32’lerle tanışmayı,
Belçika’da mı üretilmiş, Malezya’da mı üretilmiş, mahallede uzman olmayı,
orijinal Denim boyalar kullanıldığı için, yıkayınca hem feci boya saldığını, hem de çok çektiğini, bu yüzden çekme payıyla bir beden büyük alındığını,
koyu lacivert orijinal rengini bir an önce ağartmak için çamaşır suyu Ozon'la yıkamayı, hatta denize giren sivri zekalıları – sahte blucinlerin renginin ise değil Ozon'la, kezzapla bile asla ağarmadığını,
bedenine hiç uymayan bir blucin bulabilmiş ve alabilmişsen, ya da sana bir başka diyardan unutulmaz bir hediye olarak gelmiş, ama üzerine olmamışsa, terzide aynı renk koyu sarı ipliği bulamamayı,
Hergele(n) Meydanı'ndaki eskicilerde kullanılmış blucin aramayı hatta olan verirse ödünç alıp dolaşmayı,
altta bir Raf ya da Venüs lastik ayakkabı çekilmişse (ama boğazlı Converse, süet Hush Puppies, kahverengi Loafer düşlerinde) mahallenin en karizmatiği olmayı,
yıkanmış blucinin bazen asıldığı balkondan çalınışını,
tükenmez kalemle üzerine çizilen barış işaretlerini, papatyaları,
pek çok resmi ortama, hatta bazı yaz tatil kampına bile blucinle girmenin yasak olmasını,
kemer takanların, etiketi gözüksün diye kemeri sadece köprünün değil, beldeki etiketin de altından geçirişini,
bazı blucinlerin etiketinde iki at ayrı yöne doğru blucini çekerken, semt pazarındaki sahte Red Kit gibi sahte blucinde iki filin blucini ayrı yönlere çekişini,
kemer köprüsünden sarkan, bir yüzünde: I o e o öteki yüzünde l v y u yazan - fiskeyle çevrilip fırıl fırıl döndürüldüğünde: "I Love You" okunan para şekilli maskotu, kimi cepte duran Zippo çakmağı,
henüz (Levi's) Levis, Livays değil, (Wrangler) Virangler, Vrenglırr değil, (Lee) Lii o zaman da Lii, (Rifle) Rayfıl o zaman da Rayfıl - hem de “Süper”ken, kırmızı etiketin, turuncu etiketten - el yazısıyla yazılı olanın, düz yazılmıştan, cep kenarları zımbalıların, zımbasızlardan daha makbul olmasını ve sahte mi, değil mi, diye anlamak için, dikkatle o perçinlere bakılışını,
eskiyince yama üzerine yama yapanları, artık lime lime olunca ondan heybe yapmayı, idare edebiliyorsa kesip şort olarak kullanmayı,
kısaca o tutum, o darlık, o masumiyet yıllarını, o basit detayların verdiği küçük mutlulukları, bir Düş Hekimi, 11'li "kullan-at" dünyasında hem anlatamaz;
hem de, kargo ile en pahalı kumaştan bir takım elbise değil, kimsenin dönüp de yüzüne bakmadığı bir blucin mont geldiğinde, duyduğu o eskimez sevinci hemen paylaşmadan - bu satırları o koca çocuklara yazmadan da duramaz...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
|