Çok uzun bir süre geçti, bir
uçurtma kadar yükselişinin,
uzayda yalnız başına,
cehennem kadar soğuk Mars'a
gidişinin ardından...
** ** **
Bir fotoğraf var aşağıda;
1971'de Dünya'da çekilmiş:
Elton John ve davulcu Nigel Olsson.
Bir fotoğraf daha var aşağıda;
40 yıl sonra, 2011'de Ankara'da
çekilmiş:
Elton John ve davulcu Nigel Olsson.
İlker Ersil ,
'in
organizasyonuyla Elton John'u Ankara'ya getirmişti.
Nasıl büyük zorluklarla mücadele ettiklerini çok iyi
biliyorum - ve başardılar sonunda, "nehrin karşı
kıyısındaki deli adam"ı buraya getirmeyi ve
Ankaralılar'a iki buçuk saat süren nefes kesen bir
konser vermesini. Sir Elton John'un gelmesinin, Freddie
Mercury'nin gelmesinden farkı yok bence; İlker eminim Freddie Mercury sağ olsaydı,
onu da getirirdi.
TIR'larla gelen ekipman, yine TIR'la
gelen Yamaha piyanosu...
kostümler, korumalar, kurcalamamak
için kendimi zor tuttuğum sistemler...
muazzam bir organizasyon, coşkulu
konuklar ve
unutamayacağım bir konser...
Kaptan Fantastik'i, 40 yıllık
davulcusu Nigel Olsson ve gitarcısı Davey Johnstone ile
sahnede izlerken gözlerim sahne arkasında onca güzel
sözü yazan Kahverengi Kir Kovboyu Bernie Taupin'i de
aradı.
Bu kadar mı muhteşem olabilirdi bir
konser;
hala bu kadar mı yüksek olabilirdi performans,
onca ışık yılından sonra, hala ayakta
dururken?
** ** **
6 Temmuz 2011'den beri çok iyi
biliyorum artık,
dünyanın en iyi müzisyenleri
sıralamalarının rastlantı sonucu oluşmadığını,
o sanatçıların son nefeslerine kadar
disiplini asla elden bırakmadıklarını
ve durmaksızın kendilerini
geliştirdiklerini.
Tabii özel izinle bu konseri sahnenin
arkasından - önüne, her yerden izleyebilmek de,
sevgili İlker Ersil'in bana
unutamayacağım bir armağanı oldu.
(vokaliz:
http://www.vokaliz.com
)
Artık Tenor değil, Bariton olan
sesini zaten CD'lerinden dinleyebilirsiniz;
burada sunmak istediğim,
göremeyeceğiniz fotoğraflar - ki
bunların arasında ne yazık ki
çekemediğim bir fotoğraf yer alamayacak.
O da: sahne arkasında kamera
yasakken,
konser bitiminde tam roketine
binmeden önce,
korumaları atlatıp dibine gelişim,
ama o itiş kakışta çekemeyişim,
kaçışım, İngiliz korumalarının beni arayışı,
İlker'in "ortadan kaybolmam" için
haber gönderişi,
tişörtümü değiştirip, kafama bandana
takışım
ve yan kapıdan çıkıp, sarı tuğla bir
yoldan,
koşa koşa
soluğu İstasyon'da alışım.
düş hekimi yalçın ergir
http://www.ergir.com
(aşağıdaki fotoğraflar Cem Sayın, İlker Ersil, Rabia
Ergir ve Yalçın Ergir tarafından çekilmiştir)
|