Bu geceki yazım, eşe, dosta; yani imla hatası, içerik faciası arayacaklara değil - karşılıklı oturduğumuzda, hata yazmadan huzurla konuşacaklarıma.
55 liraya da gitar var, 59 liraya da, 120 liraya da, 1200 liraya da, 2500 liraya da.
Hepsinde, sol elin 3. parmağını (orta) gitarın en üstten 2. telinin 2.perdesine, 4. parmağını (yüzük) gitarın en üstten 3. telinin 2.perdesine koyunca - sağ el ile de tellere yukarıdan aşağıya dokununca, Mi Minör’ün o güzelim, o buğulu sesi çıkıyor.
Tabii 55 liralık gitarda çıkan ses, gitar çalmayı iyi bilenin kulağını tırmalasa da; hiç bilmeyen birisi, o anda kendisini yüzyılın en büyük gitarcısı Andrés Torres Segovia gibi hissediyor.
Hele hayatı sevdirdikçe sevinen bir dostu, ona La Minör basmasını gösterirse, bir gece tam yatmadan Do Majör’ü kendisi keşfederse – on gün sonra örneğin, Sol Majör de işin içinde girerse, yazıyla anlatılmaz hisler doğabiliyor.
Zaten bu paha biçilmez hisler değil mi yaşamı güzel kılan; belki Segovia’nın paha biçilir bir Hauser gitar çaldığında duyamayabileceği mutluluğu duyduran?
** ** ** Gitara başlamanın yaşı vardır belki; ama başlamamanın yaşı olabilir mi?
Çok gergin işlerin bekleyeceği bir sabah, saatin alarmını kapatıp gözlerini açtığında, yanı başında uyanmanı bekleyen 6 telliyi, o güzelim belliyi görmemenin, ona sarılıp, üç dört defa Mi Minör çalmamanın yaşı olabilir mi?
Hayat “olabilir…” dedirtecek kadar acımasız olsa bile, insan acımasızlıklara hemen pes edecek kadar aciz olabilir mi?
Bir kış sabahı odanızdan eğri büğrü de olsa bir Mi Minör sesi gelmesi; bir gün tüm kusurlarıyla bana da dinletip, beni de çok mutlu etmeniz dileğiyle…
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
(ek: bu gece eşe dosta - belki içlerinde bir zamanlar tasarıma teşvik etmiş olanlara - eğri bir Mi Minör dinletir gibi, ekteki taze iki tasarımımı da gösteriyorum)
tasarım - 1
tasarım - 2
düş hekimi yalçın ergir
|