KORSAN BASKI

 

Ön Bilgi:

 

2009; Aralık - ODTÜ'de: "Evet; Sevdik..." Müzikli Sunum'u.

Aynı sokaktan, aynı liseden sevgili Soprano Leyla Çolakoğlu ile,

o sokak, o lise senelerini sergileyeceğiz ve son derece heyecanlıyız.

 

O liseden birisi daha çok heyecanlı: "Ankaralı Olmak"ın da yazarı Öykücü Can Özoğuz.

 

Tekstil işiyle uğraşan Can'ın gözü kapalı; ODTÜ'deki oyuna gelecek seyircilere ücretsiz dağıtılmak üzere 1000'e yakın siyah: "Evet; Sevdik..  -  o yılları, o masumiyeti ve birbirimizi hem de çok sevdik tişörtü yaptırıyor. Sponsor olarak adının bile afişlere yazılmasını istemiyor.

 

2011; Mayıs - Can bir yazar olduğu için tekstil şirketi Pop & Pink, Pino'nun masal çizgileriyle, üzerinde liseden arkadaşı Düş Hekimi'nin şiiri de olan gecelikler, pijamalar ve "Düş Hekimi tişörtleri" http://www.ergir.com/2011/dus_hekimi_tisortleri.htm çıkartıyor. Tabii ki bu sefer de, Düş Hekimi tamamen ücretsiz, gönülle bu işin içinde yer alıyor.

 

Derken;

derken olanlar oluyor.

 

Pop & Pink çalışanları; Düş Hekimi tişörtlerinin korsanının çıktığını

ve internet ortamında ekteki fotoğraflarla (Marka Tescil işareti ® silinerek) satıldığını fark ediyor.

    

 

Dedektif gibi firma bulunuyor; tescilli unvan ve logo hakkında yasal uyarılar yapılıyor ve satış durduruluyor.

 

İstanbul'da böyle büyük bir mücadele varken; ben de maddi bir bağlantım da olmadığından,

avucumda kabak çekirdeği - belki yukarıdaki bayraktan da birisi tişört yapar diye düşünerek gelişmeleri izliyorum

ve gözümün önüne şöyle bir televizyon yarışması getiriyorum:

 

** ** **

 

Bir televizyon yarışması;

ortam loş, fonda gerginnn bir müzik.

 

Mephisto gibi bir sunucu,

her şeyi ama her şeyi o biliyormuş gibi,

"Evet; Bildik.." (hem de çok bildik) bakışlı bir yarışmacı.

 

Önce sunucu ile yarışmacı arasında kısa, buz gibi bir sohbet var;

öyle bir "Nedennn?...∞" diyor ki sunucu

ve  öyle asır gibi bir boşluk oluyor ki yanıtla arasında;

korkmasınlar diye "Hadi bakalım yatağa!.." diyor anneler,

ekran başındaki küçük çocuklarına.

 

Derken; ilk kolay soru geliyor, o feci gergin müzik eşliğinde:

- Korsan kitabı çıkmış 5 yazar ismi sayınız?

 

ve bir elinin parmaklarıyla öteki elinin parmaklarını birer birer ayırarak,

bilmiş, bilmiş söyleyiveriyor Einstein:

- 1. Murat, 2. Murat, 3. Murat, 4. Murat ve 5. Murat...

 

Alkışlar geliyor geri plandaki kombi ya da zombi gibi izleyicilerden.

 

- Bravo; şimdi ikinci sorumuz...

diye devam ediyor, derin dondurucu bakışlar.

 

Ardından, geçen haftalar, geçen aylar,

böyle gelmiiiş, böyle geçen dünyalar -

ve beş dakika ara değil, beş dakikada bir Reklamlar.

 

** ** **

 

Ve amansız maraton sonucunda gelinen final .

 

Yarışmacı popüler oldukça, daha karizmatik olmuş,

başlangıçtaki sohbette espri bile yapıyor;

saç baş yerinde, gözlükler değişmiş,

bu arada dişlerini de yaptırmış.

 

- Söyleyemem; onu ben bilirim derken:

"Büyük ödülü alırsanız; ne yapacaksınız?"a;

- Neden olmasın?..  diye, bir kaşı kalkık yanıt veriyor;

eksi 20 derece'nin:

"Dizi filmlerde de oynayacak mısınız?.." sorusuna.

 

Yarışma başlıyor,

evlerine dönecek otobüs parası olmayan izleyicilerin üzerindeki ışık soluklaşıyor,

Einstein'ın pudralı yanaklarına alnından bir damla ter süzülüyor.

 

Ve, atları da vurmasalar da büyük yarışın sonunda;

Tarık Akan'ın "Pehlivan" filminin o son Yağlı Güreş sahnesi gibi,

o öldürücü soru geliyor:

 

- Korsan tişörtü çıkmış yazarımız kimdir?

 

- ...?....!

.

.

 

Bir büyük yarışma daha,

bir yaldızdan rüya daha bitiyor;

stüdyodakiler rıhtımlarına dönüyor,

yalnızlar için bir dizi film daha başlıyor...

 

düş hekimi yalçın ergir

http://www.ergir.com