Aşağıdaki satırlar 2011'e ait ve ben fena halde bu ruh halindeyim -

hem de çok fena.

 

Çok yakında kulaklığımı takacağım; hep - hep ama hep Malaguena Salerosa çalarken, güneşin ya da şakır şakır yağan yağmurun altında bir yerlere pedal basacağım.

 

Kan ter içinde yokuşların tepesine vardığımda (gözlerimi kapatamasam da)

kollarımı - kanatlarımı süzülen bir planör gibi açacağım.

 

Koca ödülümün rüzgarıyla yemyeşil bir ovaya

yeni bir termik yakalayıncaya kadar

denizde bir taş -

gökte (artık gözlerini de kapatmış) bir yıldız gibi kayacağım...

 

ankaralı salerosa

23 mart 2012 13:00   

 

 

Cristina Zenato;

 

 

bence Jane Goodall'ın sualtı versiyonu.

 

Aşağıdaki film internet okyanusunda dolaşmakta.

 

Eğer bugün de köpekbalıklarının arasına

- hem de yine kafessiz -  dalacaksanız,

mutlaka bilmelisiniz tonik immobiliteyi;

o en güçlü dişleri, sevgi'li bir okşamayla,

ne hale getirebileceğinizi.

 

Filmde, Zenato'nun köpekbalığının başını severmiş  gibi yaptığı hareket, köpekbalığında kısa süreli geçici bir felç (Tonik Immobilite) oluşturuyor (aslında köpekbalığının hipnoz gibi bir tırsma refleksi).

 

Giysilere dikkat edecek olursanız, normal neopren scuba giysilerinin üzerine, eldivenine kadar çelik - titanyum mesh giysi. Bu köpekbalığı dişinin vücudu delmesine engel olsa da, basınca bir yere kadar engel; kemik yine de kırılabilir.

 

Filmde kafes yok - balık verme faslı balık pozisyonuna düşmeden köpekbalıklarını çekebilmek için.

 

Kafes ile köpekbalığı dalgıçlığının ise artık turizmi var -

sadece çok paraya, orta sağlığa ve az yüzebilmeye bakıyor;

mavilerde tef çalınıp, köpekbalığı oynatılıyor...

 

 

UYARI!

Tam ekran ve müziğin sesi açık izlemeniz, bu yaz denizden tek parça çıkamamanıza neden olabilir.

 

 

düş hekimi yalçın ergir               http://www.ergir.com

denizin sokaklarında