(ses sonuna kadar açıkken)
Bir Sergio Leone filmindeydim.
Rüzgarın sesinin arasında, arkamda o mekanik sesi duydum.
Avlanmak üzereydim, belli ki parmağı basmaya hazırlanıyordu;
bastığı anda bir perde kapanacak, bir karede hareketsiz kalacaktım.
Soğukkanlı olmalıydım;
o parmak hareket etmeden, ben silahıma davranmalıydım.
Sanki asırlar geçiyordu, alnım boncuk boncuk terlemişti;
tek gözümü de kısmıştım - kenarları çizgii, çizgiii, çizgiiii olmuştu.
Atım uzaklardaydı; tek şansım vardı:
ışık hızıyla arkamı dönmeli -
o beni avlamadan, ben onu avlamalıydım.
Ve rüzgarın sesinde dönüp,
önce ben bastım.
Avlanmamış -
bir karede onu sonsuza kadar hareketsiz bırakmıştım:
(ODTÜ'deki konuşma öncesi, Dilay Perdahçı habersizce fotoğrafımı çekerken :)
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com