MUHABİRİMİZ ODTÜ’DEN BİLDİRİYOR:

KONUŞMA BİTİMİNDE SALONDA YUMURTALAR ATILDI!

(dhha – ankara)

 

 

ODTÜ İletişim Topluluğu’nun düzenlediği:

“Düş Hekimi Yalçın Ergir ile 1960’lardan Günümüze Çocuk Oyun ve Düşlerinde Değişim” konulu söyleşinin bitiminde konuşmacı Yalçın Ergir dinleyici öğrencilere (içi boş - plastik) yumurta attı.

 

 

Merkez Mühendislik  (MM) 25 Salonu’nda yapılan konuşma, önce Billboard listelerinde 2012 nisanında süratle yükselen, sayısal teknoloji & finansal endüstri ürünü acccayip bir “şarkı”yla başladı.

 

Bu hızla yükselecek, hızla çöp tenekesine gidecek,

2046’da tek notası bilinmeyecek bir “şarkı”ydı.

 

Bizim topraklara, bizim ellere,

bizim sevmeye, coşmaya, paylaşmaya hazır gönüllere,

bizim bir ezgide ağlayıverecek sulu gözlere çok uzaktı.

 

Ardından, çıt çıkmayan salonda,

son derece basit bir şarkı çalmaya başladı.

 

Görüntüde bulutları delen dumanlı başı,

göklere yükselen yalçın kayalıkları ile

sevgili Ilgaz Dağı’mız vardı.

 

Önce tek bir gitar sesi duyuldu;

sonra da bir mızıka başladı.

 

“Dudaktan Kalbe” gibi, “Kulaktan Kalbe” bir yolculuk başlamıştı;

kalbin beşinci odasında tarifi kolay bir dolaşım vardı.

 

1968 Altın Mikrofon Armağanı Yarışması’ndan –

o sıralarda yeni kurulmuş olan Moğollar’ın:

“Ilgaz” şarkısı çalmaktaydı.

http://www.youtube.com/watch?v=z7DclUz4DCM

 

ve çok bizden,

sanki bir öğrenci evinde,

sanki cep delik, cepken delik hep birlikte gidilmiş –

o sıralarda bomboş olan güney sahillerinde

bir arkadaş söylüyormuş gibi bir ses salonu dolduruyordu:

 

“Ilgaz, Anadolu’nun sen yüce bir dağısın…”

 

2012’de, bir üniversitedeki konuşmacı,

2046’da, bir üniversitenin konuşmacılarına:

bu şarkılarla büyümeyi,

duyguların gelişimini,

tüketmeyi, tükenmeyi değil,

oyunları, oyuncakları da hep birlikte üretmeyi,

dokunmayı, sevgi’ye de emek vermeyi,

sevgi’yi de bölüşmeyi anlatıyordu.

 

Konu bu, öğrenciler de bunu dinlemeye talip olunca,

1960’ların çocuğu bir düş hekimi, konuşma bitiminde üzerine (mas)mavi kalemle:

 

hep “SEVGİ”yle üretmek

hep “SEVGİ”yle paylaşmak dileğiyle…

 

yazılmış içi boş plastik yumurtalar atılıyordu.

 

 

Salonda yumurtalar uçuştuktan sonra hep birlikte bahçede oturuluyor,

sohbet orada da devam ediyordu.

 

Çaylar içilirken öğrencilerden Fatih Duman öyküsünü anlatıp,

kendisi için çok değerli olan bir deney tüpünü düş hekimine armağan ettiğinde,

o dışı dolu yumurtaların kalplere isabet etmiş olduğu belli oluyordu.

 

** ** **

 

Aradan yıllar geçecek.

 

Kim bilir; belki de Nihan’lar, Ozan’lar, Fatih’ler,

bir üniversitede, kendilerini davet etmiş öğrencilere:

 

oynaya oynaya gelin çocuklar

el ele el ele verin çocuklar

bir dünya bırakın biz çocuklara

üstüne yazalım sevgili dünya...

http://www.youtube.com/watch?v=DZy5bQSJT3k&feature=related

 

şarkısını dinletecek.

 

Her gelen yeni günde,

paylaştığımız bu mavi gezegende

bulutlar gelip geçse de; hep el ele,

mavimizin hiç eksik olmaması dileğiyle

 

düş hekimi yalçın ergir

ODTÜ’den bildirdi / 2012 nisanı

http://www.ergir.com

 

 

film şeridinin büyük hali için tıklanabilir