SÖKMENSÜER'İN YAZISIYLA BAŞLANMIŞ BİR GÜN - ÇIKILMIŞ BİR YOLCULUK

 

 

Sevgili Yaşar Sökmensüer'in, Nuri Bilge Ceylan'ın "Bir Zamanlar Anadolu'da" filminin hadronlarını çarpıştırıp, kara deliklerini anlatan " Bir Zamanlar Kadın Olmak" yazısıyla başladım güzel Perşembe - Perşembe'ye: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20077219.asp

 

 

Sanki 80'li yıllarda, Bahçelievler'deki bir videocudan kiraladığım bir VHS filmi  izlerken aldığım lezzetle okudum bu sinemaskop yazıyı.

 

Bazen öyle örtüşüyor ki duygular;

 

daha dün Hacettepe'nin Beytepe kampüsünde öğrencilerle bir sohbetim varken

ve onlara kadın olmanın Himalayalar'da bile ne kadar zor olduğunu görsellerle anlatırken,

 

belki de tam Sökmensüer, Ceylan'ın Keskin diliyle, kadın olmanın her zamanlar ne kadar zor olduğunu yazarken,

 

daha dün bir hastam "böyle bir twit atılmış..." diye, ekranımdan

bu linki bana gösterirken:   http://twitter.com/#!/_nbc_/status/162880554612695040

 

daha bugün, daha az önce

bu çağrışımlarla bu yazıya ara verip,

Nuri Bilge Ceylan'ın sayfasına girip,

1982de çekilmiş bu fotoğrafına imrenerek bakarken:

 

ve şimdi bu yazıyı bitirip koşa koşa bisikletimi bir elden geçirmek,

ilk fırsatta Avanos'a değil, Keskin'e pedal basabilmek için sabırsızlanırken.

 

** ** **

 

Not - 1:

Dün konuşmamın başlamasına 20 dakika vardı ve ODTÜ köprüsünün üzerinden geçerken arabada zangır zangır silkelenmeye başlamıştı - tabii ki benzinim bitmişti.

 

Keşke bisikletle gitseydim konuşmaya. Ama bisikletle şehir içinde yola çıkmak artık imkansız. Ennn sağdan bile gitseniz söyleniyor araç sürücüleri - hatta dişlerini sıkıp üzerinize bile sürüyor kimisi.

 

Neden bir bisiklet yolu yapılmaz ki her yaştan çocuğu bu kadar bol bir şehre?

 

Belki özel bir yol yapmak değil;

yolun sağında incecik bir kısmı, "bir gün içinde",

bir şerit ve biraz saygıyla ayırıvermek varken hem de.

 

 

Not - 2:

Şöyle başlamıştı bir üniversitenin Mehmet Akif Ersoy Salonu'ndaki konuşma:

 

- Sevgili öğrenciler; siz örnek alacağınız insanları davet ediyorsanız, asla konuşma öncesi benzini de, gazı da bitip,

elinde koca bir çantayla Eskişehir Yolu'nda koşturacak birisini çağırmayın...

(foto: meldan tanrısal)

 

Not - 3:

Hiç tanımadığım bir taksiciye parasını verip:

 

- Benim 1 saat sonra konuşmam biter, al şu da benzin parası; bir bidon benzinle gelip beni alır mısın?

 

Belki ancak Türkiye'de olur böyle hiç tanımadığına güven

ve o güvenin tabii ki boşa çıkmaması;

o taksicinin dönüşte benzini huniyle depoya akıtırken,

koşa koşa taksisinden ıslak mendil getirmesi.

 

 

Not(a) - 4:

Bugün Çubuk'ta pazar var;

pazarda da gerçek peynirler, bazlamalar,

çift sarılı yumurtalar...

 

 

düş hekimi yalçın ergir  http://www.ergir.com

 

ertesi gün;

haliyle: http://www.ergir.com/2012/viyadukte_tek_basina.htm

 

PANO'YA DÖNÜŞ