"Değer
verme" işte tam böyle bir şey.
Bu sene dördüncüsü yapılan Hacettepe Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin çalıştayına, ikinci
defa davet edilmek,
konferans boyunca mezun olduğun okulun öğrencilerinin
coşkularının sesini duymak, alkışların gönüldenliğinin,
sevgiyle dinlendiğinin hep farkında olmak,
öğrencilerin yönetim kadrosunu da çok sevdiğine tanık
olmak,
konferans bitimindeki ilgi, fakülte dekanı sevgili
Ahmet Serper'in özel aracıyla muayenehaneye bırakıp
çalıştaya geri dönmesi,
öğleden sonraki "Öğretim Görevlileri - Öğrenciler"
basketbol maçında oynamak için davet edilmek,
maçta top sana geldiğinde "Yall-çınn- hoo-ca -
Yall-çınn- hoo-ca..." tezahüratları (senin de
tribüne dönüp öpücük gönderişin)
fakülte dekan yardımcısı sevgili Tülin Taner'in o
ikindi telefon edip tekrar teşekkür edişi...
Bunlar "değer verme"nin de ötesinde çok değerli bir aile
sıcaklığı, bilimin
göz ardı edilen güler yüzü.
Bilişim, yontma taş devrinde de vardı -
ama daha önce, o taşı yontma düşü vardı.
Düşler esiri değil, kök hücresidir bilişimin;
bu yüzden,
“Dokunma”nın yerini “Dokunmatik”in aldığı,
“Temassız İşlemler”in yaygınlaştığı bir zamanda,
bir öğrenci çalıştayında, o mesleği ömür boyu seve seve
yapacaklarla
“Düşlerle Yaşamak” da konuşulmalıydı...
düş
hekimi yalçın ergir
http://www.ergir.com |