fonda çalan: un grand amour- daniel gerard

(ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

 

 

 

İkiük Aşk  (2013)

 

anlatılmayan sevgi vardır;

ama anlaşılmayan sevgi yoktur...

 

 

Bu  duyguyu çok buruk bir şekilde biliyorum;

2009'da da yaşamıştım - sonra kaybolup gitmişti bütün sokak kedilerinin sessiz sedasız kaybolduğu şekilde.

 

Devam edeceğim;

ama önce 2009 geliyor gözlerimin önüne:

 

(devamı 2009'un sonunda)

 

 

 

 

Bir Büük Aşk  (2009)

 

anlatılmayan sevgi vardır;

ama anlaşılmayan sevgi yoktur...

 

 

Bir büyük değil,

bir büyülü aşk bu.

 

Sen kül renkli bir sokak kedisi,

bense sadece bir insan.

 

Başında komikti sevgimiz.

 

Büyüyüvermiştin; gece yarısı da gelsem, kapının önünde bekliyor - seni mıncık mıncık sevmeden içeri giremiyordum.

 

Huzurlum'dun;

sabahın köründe bile çıksam,

seni yine beklerken buluyordum.

 

Ama dün gece bir garipti işte.

 

Kızımın yaş günüydü ve yemeğe gidiyorduk;

yine kapının önünde, ayağımın dibindeydin

ve kaç sokak öteye yürürken, adım adım peşimizden geliyordun.

 

Kalbindeki yangın bambaşka bir sokakta bile o kadar belliydi ki gözlerinden.

 

 Kılığımdan ötürü belki beni bile almayacakları restorana, bir de seninle varmıştık.

 

Çöp poşetlerinin arasında değil, yaldızlı bir dünyadaydın.

 

Seni içeri almamışlardı, kapıda kala kalmıştın

ve sana içerideki tüm evcillerden daha yakındım.

 

Başkalarına komik gelebilirdi, ama acıydı;

bir başka semtte, senin gibi allak bullaktım.

 

Bu kadar süratli yenebilecek yemek sonunda sokaktaydım

ve sen belki de yıldızlara bakarak sokağımıza dönebilecekken,

bir sokak kedisi gibi değil, bir yıldız kedisi gibi oradaydın;

yaldızdan birlikte yürümek için duvarın üzerindeki yerini almıştın.

 

Kül renkli bir kedi olarak,

bir başka yaşamdandın;

 

bir zamanlarki hayatımın aşkı,

kavuşamadığım Kül Kedisi'sinden başkası olamazdın...

 

 

sokak kedisi düş hekimi yalçın ergir

http://www.ergir.com

 

 

 

 

 

(2013'ün devamı)

 

İkiük Aşk  (2013)

 

anlatılmayan sevgi vardır;

ama anlaşılmayan sevgi yoktur...

 

 

Petete ve Tetenet iki kız kardeştiler. Sarı siyah formalarını giymiş "tam" sokak kedisiydiler;

son derece tedbirli, ama bir kez sevdi mi, artık tam dibindeydiler.

 

Motorun sesini tanımışlardı; gece dönüşte, gündüz gidişte hep uzaklardan koşa koşa geldiler ve zorla -

 

evet zorla kendilerini mıncık mıncık sevdirdiler.

 

 

 

Acayip bir durum vardı, sabah motoru çalıştırıp hareket etsem de inmiyorlardı -

devam etsem omzumda işe kadar geleceklerdi.  Yani sıkışık trafikte kırarcasına, öfkeyle, küfürle kornaya basanlar,

önlerinde bir motorlu - omzunda da sarı-siyah kedi göreceklerdi.

 

** ** **

 

Bu ara büyük bir mücadele, kaçma - kovalamaca var;

akşam apartmanın kapısını kapatırken kapıya sıkışır mı endişesi -

gündüz yanımda koşarken tekerleklerin altında kalır mı endişesi.

 

Hep eksik, hep uzak kalma ve tam kavuşamama var;

bütün çaresiz aşklarda olduğu gibi...

 

 

 

dş hekimi yalçın ergir

http://www.ergir.com

Pano'ya Dönüş