otobüste
Bugün Perşembe - yani hiç randevu yazmadığım, dağlara taşlara gitmek için yanıp tutuştuğum gün.
Bu sabah atlayıp bisikletim Kalender'e, Yalnız Ağaç'ıma gitme düşleriyle uyandım. Ama olmadı; sabahtan öğlene kadar bin sürpriz sorunla uğraşmak zorunda kaldım. Bu kadar geç kalınca da, bari şehirde yürüyeyim dedim.
Önce Dikmen'e Çal Dağı'ndaki badem çiçeklerine sevgili Mehmet Ertüzün'ün selamını götürecekken, yolumu değiştirip Balgat'taki Huzurevi'ne, bir yaşlı teyzeyi ziyarete gittim.
Sonra da süpermarketten aldığım biricik portakalla ellerim burnum yapış yapış Bauhaus'a kadar yürüdüm.
Oradan kocaman plastik bir kutu aldım ve ODTÜ'nün önünden feci sıkışık Kızılay otobüsüne bindim.
İşte film o sırada başladı.
Kartımı okuturken şoför:
- O plastik kutunun içinde bir şey mi var? diye sordu.
- Gitarım??... demek üzereydim, çünkü aklıma Desperado filmindeki muhteşem bar sahnesi ve o abuk diyalog geldi.
Desperado filminde El Mariachi (Antonio Banderas) bara elinde gitar çantasıyla girince barmenin sorusu da aynı şekildeydi:
- O gitar çantasının içinde bir şey mi var?
- Evet??
- Ne?
- Gitarım???
Sonra en önde oturan bir hanım bana yerini verdi.
- Çok teşekkürler ama gayet iyiyim, rahatsız olmayın.
- Ben bir durak sonra ineceğim.
- O zaman otururum.
- Hayır, hayır; şimdi oturun...
** ** ** Biz toplumumuzdaki saygı hikayelerinde karalamada hep en önde gideriz, Avrupa medeniyetini yere göğe sığdıramayız -
ama "Gazi" ya da "Hamile" olmadığı kesin, kulağında kulaklıklar, sırt çantalı, üzerinde "Leave me alone, today is my off day" yazan birisine, "sadece elinde plastik kutu var" diye bir hanımın yerini vermesini de Avrupa'da kolay kolay göremeyiz.
Pano'ma bu notu asarken You Tube'dan Desperado filmindeki o sahneyi de koyayım deyince kayboldum gittim;
ne manyak, ne muhteşem, ne saçma sapan filmdir o Desperado - ne tahrik edici, ne çalınası şarkıdır
|
düş hekimi yalçın ergir