Sabah Notu:

 

Aslında ne kadar isterdim şuraya cam gibi net, renk ayarları yapılmış hatta tripod ile çekilmiş bir fotoğraf koyabilmek, ama biraz önce otobüste dayak yememek, sonra da karakolda:

 

- Bir daha yapmayacağım; şoför beyden özür diliyorum…   dememek için belediye otobüsünde böyle çekmek zorundaydım.

 

Otobüse bindiğimden beri şoförün gaz pedalına, ardından frene basışına, eğilip önce sağ dikiz aynasına, sonra sol dikiz aynasına, sonra da dikiz aynasına bir göz atıp içeriye bakışını izliyorum;

hem de 5-6 yaşlarımdan beri -

 

şoförün önündeki milyonlarca renkli düğmeyi, kilometre saatinin en çok kaç kilometre gösterdiğini, o direksiyona tek avuçla nasıl on binlerce tur attırdığını…

 

** ** **

 

Ve bazı şeylerin asla değişmeyeceğini de anlıyorum. 

 

Otobüsün en ön sırasına:

 

 - Buy’run dedeciğim…    diye oturtulduğumda şoföre:

 

- Bu kaç model??..   diye soracağımı, direksiyonun tam ortasındaki armaya hayran hayran bakacağımı –

 

eve dönünce de, korna, motor, vites değiştirme sesleri çıkartarak terlikleri ters çevirip,

 gaza basar gibi basacağımı biliyorum…

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

27 mart 2013        08:58