Şeker
Bir Fil Gelmeli mi?
Şeker Fil Mohini'nin masal
niyetine anlatılabilecek gerçek öyküsü, 2. bölümü de
eklenerek,
gönüllü bir doktora tezi gibi
yazılmıştı:
http://www.ergir.com/Seker_Fil_Mohini.html
Peki ya Hayvanat Bahçeleri'nin
içler acısı şartları, ya neredeyse santimetrekarelere
tutsak hayvanlar? Özel konteynırlarla başka mekanlara
göç eden zürafalar?
Bu da
büyüme trenini kaçırmış birisinin gözüyle:
"...
bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş
olur muyuz?
Dünyadaki her çocuk;
ister Hindistan'da yaşasın,
ister Kenya'da, ister Türkiye'de, ister Japonya'da -
karşısına bir fil çıktığında
acayip bir hayranlıkla bakar
ve bu etkilenme asla o minik el
kablosuz bir fareyi sürüklerken,
gözlerini kırpmadan HD bir
ekrana bakarkenki gibi olamaz.
Hele teknolojiye boğulsa da, bir
tuşla okyanuslara dalsa da,
fil yaşamayan Japonya'daki ve
Türkiye'deki çocukların dünyalarında bu karşılaşmanın
derin izleri bin bir hesap içindeki büyüklere kolay
kolay anlatılamaz.
** ** **
Öyle ki;
“Ya bir fil gelirse!...”
düşleriyle yüzlerce
karikatür de çizmeye sarılır
"MÜJDE! MÜJDE! MÜJDE! - Fil Geliyor!.."
dendiğinde "Seni şekersiz
bırakmayacağız!..." yazan pankartlarla soluğu Dolmabahçe
Rıhtımı'nda ya da Tokyo sokaklarında da alabilir.
Öyle ki;
anneleri, babalarıyla binlerce
kişi, "ortalarında yavru fil",
Dolmabahçe'den Taksim'e de yürür,
fil Cumhuriyet Anıtı’na
alkışlar, gözyaşları arasında hortumuyla “Hint
çocuklarından, Türk
çocuklarına Mohini eli ile sevgiler” yazılı çelengi
koyarken hep bir ağızdan coşkuyla İstiklal Marşı da
söyleyebilir.
Ve zaman
değişebilir, hesaplar değişebilir, kavramlar, değerler
hep değişebilir -
ama
çocukların kalbi her yüzyılda hep aynı merak, hep aynı
sevgi ile dolu,
hep "...
ömrümüzde daha canlı bir fil görmedik. Onun için biz de
senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp
işlemiş olur muyuz?" yazdıran duygularda kalır.
Öyle ki;
bu
çocuklardan bazıları 62 yaşına geldiklerinde bu fil
konusu labirentlerin derinliklerinden karşısına
çıkıverdiğinde, sevgili Rüştü Hatipoğlu gibi, bir yüzyıl
öncesindeki coşkuyla yine kaleme kağıda sarılabilir
ve
Hindistan Başbakanı'ndan yine yavru bir fil isteyen bir
mektup yazıp, yine ümitle bir müjde bekleyebilir:
(Rüştü Hatipoğlu - Hindistan Başbakanı'na Mektup
12.10.2013)
(düş hekimi yalçın ergir - Hindistan Başbakanı'na
Mektup 07.11.2013)
Bu yüzden Hindistan'dakinden çok
daha geniş alanlarda, çok daha iyi beslenme ve "hiç
canlı fil görmemiş" çocuklarla güvenle yakın olabilme
şartlarında bir arada olabileceğimiz -
bir erkek, bir de dişi fili
karşılayabilmeyi,
evde fil besleyemeyen, uçağa
atlayıp Serengeti'ye gidiveremeyen çocuklara, o sevgiyi
aşılayabilmeyi
hele bu şartlardaki bir fili:
http://www.sabah.com.tr/Dunya/2013/09/13/annesi-istemeyince-bes-saat-agladi
karşılayabilmeyi de çok isterim.
** ** **
http://www.ergir.com/Seker_Fil_Mohini.html
yazısında,
1945'de tahta fil maketleriyle
karşılaşan,
1949'daki kıtlıkta sokaklarda
coşan,
1984'de sevgili fillerinin
iskeletini müzeye koyan,
büyüyünce başbakan olup, Birleşmiş
Milletler'de fili anlatan Yoshiro Mori gibi Japon
çocuklarının dünyasını gözünüzün önüne getirin -
"escape" tuşuna basarken
"kendinizin ne kadar doğal şartınızda yaşadığını"
düşünüp -
bu hafta sonu bir minik ile çok
doğal ortamında, el bebek gül bebek bakılan bir Tombik'e
ziyarete gideceğinizi düşleyin...
hep ve ısrarla sevgilerimle
düş hekimi yalçın ergir
http://www.ergir.com
|