(1. bölüm: http://www.ergir.com/2014/ayi_ararken.htm adresindedir)
AY’I ARARKEN (bölüm 2)
Umarım bulutsuzdur gece.
Saat 2'ye geliyor ve ben bomboş yollarda uçarak Beştepe'deki Ankara manzaralı tümülüse gidiyorum. Daha önce Güneş'i karşılamıştım o tepede: http://www.ergir.com/2010/gunesin_yolculugu.htm
Şimdi de 2.07'den önce orada olmalı, Ay'ı Ankara'da ilk ben karşılamalı: - Şehrimize hoş geldin... diye kollarımı açmalıyım.
Polis durdurur mu yolda beni? Sorar mı nereye gittiğimi? "Gel, ayı şurda..." der mi: "Ay'ı arıyordum..." yanıtıma?
** ** **
Beştepe'deki 6. tepede - AŞTİ'nin hemen yanındaki kimsenin dikkatini çekmeyecek kadar büyük tümülüsteyim. İçimde bulutsuzluk özlemi; tepedeki çimenlikte, şu alemi seyreylemekteyim.
Balici de tinerci de yok, "Bi cigaran var mı abeyyy?" de yok, "siz hiç rahatsız olmayın; bir iki fotoğraf çekeceğim" de.
Saat 2:07; Ay yok. Sokak köpekleri havlıyor yakınlarda; gelirler mi buraya? Gelsinler; insan mı onlar, neden bana zarar versinler?
2:11; Ay yok - yok işte. Gözüm ufukta, tepemde uydular. Uzakta minicik bir lamba yandı sanki; eveeet, o AY - Ay'ın aydınlık yüzü; daha önce göremezmişim, bulutlarla doluymuş ufuk çizgisi.
O kadar hastam var yarın, erken yatmalıydım; üstelik pazar sabahı kıran kırana futbol maçı da yapmıştım ve ben bu saatte bu karanlık tepede tek başına - doğan Dünya'dan, Ay'daki Yalçınlar'a el sallamaktayım.
Elime geçen ne peki? Hiç iz bırakmayacak fotokopi bir pazar gecesi mi? Yoksa yıldızlı bir yorgan, Dünya'nın senden sorulduğu bir sorumluluk, iade-i ziyaret için tutuştuğun bir ev sahipliği mi?
Yarın kim dinler: - Dün Ay doğdu... desen?
Ama yarın birbirine Dünya'yı dar edenlerden kim bilebilir: - Dün Ay doğdu mu? diye sorsan?
** ** **
İşkembecideyim; bir şahit tamam.
Yakında bir gece, bin kişi o tepede buluşmak, Ay'ın doğduğunu, hatta Ay'ın olduğunu, bütün gece uyuyanlara inandırmak dileğiyle...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com 24.02.2014 23:58
|