Çekilin; Acelem Var!...

Bu sabah muttlaka erken gitmeliydim işe, erkenden halledilmesi gereken işler vardı ve uçarak çıktım evden.

'Aman bu hafta hasta olmayayım...' diye kat, kat, kat, kat kıyafet giymiştim.

Neil Armstrong gibi bindim otobüse ve o anda fark ettim:
Cep telefonumu evde unutmuştum ve bugün feci lazım olacaktı.

Otobüsün içini anlatamam; sanki kapı bir açılsa, insanlar basınçla yollara fırlayacaklardı. Benim de acilen sırtımdaki çantayla iniş kapısına ilerlemem gerekiyordu.

- Özür dilerimm - çok affedersiniiz - ineceğim de - çok çok özür dileriim… diye kapıya ulaşıp, başladım buz tutmuş dik yokuşu hızlı hızlı tırmanmaya.

Evde telefonu alıp bel çantama koyduğumda: 'Oğlum, sen bu kadar sucuk gibi terlemişken, kesin hasta olursun dışarıda…' deyip komple değiştirdim kat, kat, kat, kat kıyafetlerimi.

Artık hiç vakit kalmamıştı ve taksiye bindim bu sefer.
Yarı yolda fark ettim: Apppppptallığım zirve yapmıştı; kıyafet değiştirirken, bel çantamı evde unutmuştum.

Geri döndük taksiyle; buz yüzünden taksi giremeyince bizim yokuşa, yine kan ter içinde başladım koşmaya.

** ** **
Üzerimde tişört, kolumda artık giyemediğim palto - ceket, öbür kolumda takmaya vakit bulamadığım bel çantası, kucağımda sırt çantası, sol elimde de (Pazar’a kadar uzun tırnaklarımı koruyacak) eldiven ile beklettiğim taksideydim yine.

Şoför çaktırmadan dikiz aynasından süzerken, ben de onun az sonra arkadaşını arayıp:
- Bi adam paltolu binmişti önce… diye başlayan bir konuşma yapacağını düşünüyordum.

** ** **
Saat 09:35.
Bel çantamı takside unutmadım; acil işlerimi de hallettim;
hoş geldin yeni gün – daha ne isteyeyim?..

düş hekimi yalçın ergir 11 şubat 201?

 

http://www.ergir.com

 

 

 

  Düş Hekimi Yalçın Ergir

Facebook Paylaşım Sayfası

https://www.facebook.com/dushekimiyalcinergir