CEP TELEFONUNU KAYBEDEN ADAM…
* KISA METRAJLI KORKU FİLMİ *
(ellerinizle
gözlerinizi kapatıp, parmaklarınızın arasından
okuyabilirsiniz)
Otobüste korkuyla elini arka
cebine attı; orada yoktu!!!
Saniyenin yüzde birinde bütün
ceplerini yokladı; kalbi yuvasından dışarı çıkacak gibi
çırpınırken buldu onu: Ohhhhh; cep telefonu
çantasındaydı.
Hemen kilidini açtı; bissürü
aptal güncelleme, bi o kadar da mesaj vardı. Söylendi;
milletin hiiiç mi işi yoktu???
Feys’e baktı. Tam o sırada
otobüs savruldu; yanında cep telefonuna bakan kadının
üzerine yuvarlandı. Tek kelime edilmedi; şoför dahil
herkes ‘cep’lerine bakmaya devam etti.
O parmak ekranda bir aşağı, bir
yukarı uçuyordu sanki. Arada duruyor, iki parmağıyla
ekranı büyütüyor; bazen beğeniyor, bazen de sıkış sıkış
otobüsten dünyayı kurtaracak reçeteler yazıyordu.
Yanlış durakta inmişti, geriye
yürüyordu.
4 (dört) dakikadır telefonuna
bakmadığını fark etti.
Yolda sanki Michael Jackson dans
etmeye başlamıştı.
Sağ omuz aniden yukarı kalkıyor
- sol elini cebine sokuyor;
sonra birden sol omuz yukarıda -
sağ cebinde telefon arıyordu.
O sırada kafa bir sağa - bir
sola yatıyor; telaşla boynunu kütürdetiyordu.
Derken, o akıllı telefon bir
yerlerden çıkıyor; android android bakışıyorlardı.
- 100 metre sonra sağa dönün…
sesiyle yürürken, başka bir uygulama da adımlarını
sayıyordu.
Kalp ritmine, Romanya’nın hava
durumuna bakmaya daha vardı.
Rögar kapağına takılıp
düştüğünde, telefonu yola fırladığında, dehşetle,
kanayan eline aldı telefonu; Allah’tan en pahalı ekran
koruyucusu vardı. Islak temasıyla bozulmasın diye öbür
eline aldı onu.
** ** **
YOKTU!!!
Alnı boncuk boncuk terlemiş, göz
bebekleri nah bu kadar büyümüştü. Koşa koşa son çıktığı
dükkana giriyordu:
- Allah aşkına söyleyin; beyaz
bir cep telefonu gördünüz mü???
Herkes acıyarak bakıyordu. Hatta
birisi onun cep telefonu arayan halini videoya çekip,
anında paylaşıyordu; internet fenomeni olmuştu.
O dükkanda da yoktu, organik
avokadolar satan dükkanda da yoktu.
Buluşup aynı masaya oturmuş,
birilerine mesajlar yazan kızlara yalvardı:
- Telefonumu kaybettim; insanlık
namına numarasını versem bi çaldırabilir misiniz?
Kızlar vebalı görmüş gibi
masadan kalkıp, yürüyen merdivenlere doğru gözden
kayboldu.
Acı gerçek ortadaydı:
O; İÇİNDEKİ MESAJLARIYLA,
YÜZLERCE YÜKLENİVERMİŞ UYGULAMASIYLA,
DÖNER YERKEN ÇEKİLMİŞ
SELFIE’LERİYLE AKILLI TELEFONUNU KAYBETMİŞTİ;
“KAYBETTİM :(( :(( :((” BİLE
YAZAMAZDI – BU AKLINI KAYBETMEKTEN DE BETERDİ.
** ** **
Şarjdaki telefonun saati tam
06:11’de: “Ormandaki kuş sesleri” ile çaldı.
Yastık sırılsıklamdı;
telefonu alıp tuvalete gitti -
bugün yapacak ne çok iş vardı…
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
2015 04 30
20:35
GMT +03:00 Doğu Avrupa Yaz Saati
|