Bugün yine çok koşturmalı bir gün olacak'tı,
AMA -
yine yapamadım işte; sıcak yatağımda iyice dinleneceğime,
yine bitmeden gece, yine düştüm güneşin peşine,
yine demir atımla gittim buz gibi tepeme.
Göz gözü görmezken, ne kadar üşüdüğümü heyecandan hiiç fark etmezken
-
koydum tripodumu toprağın üstüne
ve ben de karşımdaki yıldıza göz kırparak, başladım onu beklemeye.
Anlatmak zor;
önce acayip kızardı - sonra da sanki yanmaya başladı karşımdaki
tepeler
ve Ankara’nın bir bebeği oldu:
GÜNEŞ doğdu.
1 gün bile sürmeyecek ömründe;
kimi tıklım tıklım bir otobüste, kimi de öfkeli kornalar arasında
dönerken evine,
yine sessiz sedasız gömülecek doğduğu şehirde – ardımdaki tepelerde
bir yere.
Belki bulutlar saklar, belki yarın doğmaz belki de yarın hiç olmaz;
koşturma öncesi bir doğum ilanı vereyim dedim verebilirken:
Doğum günün kutlu olsun;
iyi ki doğdun Güneş…
düş hekimi yalçın ergir 3.11.2015
http://www.ergir.com
|