GÜNGÖR BAŞARAN’A, YALNIZ AĞAÇ VE YALÇIN’DAN SEVGİLERLE…
(düş hekimi’nce bir teşekkür
yazısı)
Afiyet olsun şoför arkadaşlar. Bu satırları Ayaş’ta, yol kenarındaki
bir işkembecide yazıyorum.
Ankara’ya dönünce yazmayı bekleyemeyeceğim; çünkü tam şu anda,
içimdeki ateşle, sıcağı sıcağına paylaşmak istiyorum.
Bugün yazı dostlarımdan, sevgili Güngör Başaran’ın, facebook sayfama
25 Aralık’ta koyduğum bir paylaşıma yaptığı yorumu okudum.
Yorumların akışı içinde, yazdıkları gözlerimi doldurdu ve ona son
derece klişe cümlelerle:
- Teşekkür ederim Güngör Bey; güzel görüşleriniz daima beni
cesaretlendirecek… vs. vs. yazmak yerine -
ta kendim gibi teşekkür etmek istedim.
Güngör Bey yorumuna 'Yalnız Ağaç' yazılarımdan ne kadar
etkilendiğini de eklemişti. Ben de atlayıp, Beypazarı yakınlarındaki
Gelin Kayası'nda tek başına duran Yalnız Ağaç'ımın yanına gidip,
onunla birlikte Güngör Bey'e teşekkür etmeliydim.
Ama bir sorun vardı; bugün hastalarım 15:30'da bitecekti ve bu kısa
Aralık günlerinde, hava 17:00 civarında kararacaktı. O karanlıkta,
uğultulu tepelere ayakkabımın ucunu bile göremeden tırmanmam
gerekecekti.
Ama ömrümce, "YARIN="ÇOK GEÇ" değil miydi?
Hemen eğri büğrü yazıp "Teşekkür" yazımı, kafa fenerimi, termosumu,
fotoğraf makinemi, elmamı ve bu notebook'u alıp,
hava kararırken düştüm sisli Beypazarı
yollarına.
** ** **
Karanlık ne kelime, sisten göz gözü görmüyordu önce, ama sonra
dağılmıştı.
- SAKIN BU KARANLIKTA TIRMANMA GELİN KAYASINA! Orada kurt değil,
davar köpekleri saldırır, parçanı bulamazlar sonra!...
Yolda telefonla konuştuğum Bilge Mehmet Ertüzün, çok ciddi uyarmıştı
-
o tarlalardan bir başıma geçip, Yalnız Ağaç'a tırmanmamam için.
O, bu kadar kesin uyarınca tırsmıştım bu sefer.
Yalnız Ağaç ile birlikte teşekkür edecektik Güngör Başaran'a;
ama ben tepeye tırmanmayacaktım, ağaç da yukarıdan el sallayacaktı
sevgiyle.
Karanlıkta gözükmeyecekti, ama sevgiyi illa gözlerin görmesi değil -
gönüllerin görmesi daha önemliydi bence.
** ** **
Dondum; donnndumm arabanın üzerine kamerayı çekip, Yalnız Ağaç'la
birlikte poz verirken. Ama; ÇOK mutluydum gerçekten.
Mutfaktan bir bardak su getirmeye üşenilen bir dünyada, içim
sindiğince teşekkür edebilmiştim.
Basit bir sevinçti bu; trafiğe kayıtlı her araç şoförü yeterince
istese,
yeri, ya da yeni yetse, gidebileceği bir yerdeydim.
Müzik böyle dönüşlerde daha da güzeldi.
Ayaş'taki camları buğulu lokantada içilecek bol sirkeli bir işkembe
çorbası da,
elli beş bin yıldızlı otelin menüsündekinden
daha lezzetliydi…
** ** **
Bana eyvallah bu yazı;
hatalar varsa imlada, bağışla beni.
Seni çok sevdiklerime emanet ediyor
ve yollara düşüyorum şimdi…
düş hekimi yalçın ergir - (2 çorba, 4 çay
ücreti???)
26 aralık 2015 21:18
http://www.ergir.com
YALNIZ AĞAÇ TEFRİKA:
http://www.ergir.com/yalniz_agac_tefrika.htm
|