Tanımadığın bir insan hediye verebilir mi sana?
Aslında “evet”, ya da “elbette” olmalı yanıtı, otomatik bir “hayır”
yerine.
Bu sabah 6 civarında yürüyerek işe giderken yolda karşılaştığım hiç
tanımadığım adamla ikimiz de: “Günaydın” dedik birbirimize ve çok
mutlu olduk bu hediyelerimize. (aslında, “Günaydın dememesi”
yazılacak bir konu olmalıyken ülkemizde)
Geçen hafta da birisi oturuyordu önümde. Giydiği tişörtün sırtındaki
yazı dikkatimi çekmişti:
“o günleri, o masumiyeti ve birbirimizi hem de çok sevdik – müzikli
sunum - leyla & düş hekimi”
Elim ayağım dolanmıştı fotoğrafını çekinceye kadar; ödüm patlamıştı
kalkıp gidecek diye. Vallahi kaçırsaydım da peşine düşecek, bir
banka oturup gazeteyi delip, arasından çekecektim tişörtün
fotoğrafını. O gün sanki 1 kilo bitter çikolata hediye edilmiştim;
sanki telefonda Tunç’la birbirinden aptal esprilere gülüşümüzdeki
kadar sevinmiştim.
Bugün de bir mezuniyet töreni giysisi hediye oldu durup dururken. O
çok önemli gününde, o yepyeni bir hayatın başladığı törende, bir
yüreğin üzerinde yer aldığımı öğrendim: sevgili Nezihat, kolları iki
yana açık kepli bir çöp hanım fotoğrafını gönderince.
Ben de acemi bir ambalajla bir hediye vermek istiyorum bu satıra
kadar okumuş, yüzünü görmediğim çok tanıdık ve sevdik yüreklere:
https://youtu.be/ci7zNPBYShw
ne ağaca, ne de buluta benzeyen gecede;
başka türlü düşler kurmanız dileğiyle...
düş hekimi yalçın ergir
|