Uyduruk bir üşütme bile olsa, her fırsatta dinlenirsen tam
iyileşirsin.
Ama;
akşama doğru, ofisten ayrılmadan önce, arka odada halsiz yatarken
camı tıklatıp seni çağırdıklarında,
kalkıp kendini park etmiş arabaların altına kan ter içinde ayağını
sokmuş bulursan,
yavru bir saksağanı kendine doğru çekmeyi başarırsan,
kimse sahiplenmeyince, “hiç olmazsa gece ortada kalmasın” diye onu
oracıkta bulunmuş bir solucan, su, et ile birlikte, bir karton
kutuda ofiste bırakıp gidersen,
ertesi sabah döndüğünde, yan bahçede 2 yavru saksağanın kedilerce
paramparça edilmiş hallerini görüp, telaşla içeri girdiğinde,
kutudaki ufaklığın canlı bakışlarıyla karşılaşırsan
ve onu göğsüne alıp, parmağınla besleyip, birlikte gözlerini
yumarsan
ve uyanınca dibindeki telefonla bir de selfie çekip, eğri dünyanı
paylaşırsan
ve göğüs göğüse uyuduğun için kök salınmış olsa bile, uçabileceği
ilk fırsatta özgürlüğe salacaksan
tastamam iyi’leşir, kendini hem de çook iyi hissedersin…
bir düş hekimi yalçın ergir günü
|