Modern Ortodonti Masalları: PRENSES KANİN ve KAHRAMAN
ZEMBEREKLER…
Bilgi Notu: Öğrenciler ya da
ilgililer için bir masaldır; bilimsel değerlendirme
ekteki görsele eklenmiştir. Masalın moralinde; eski
tekniklerin üstünlüğü değil - yeni teknik ve yüksek
teknolojinin yetersiz kalabileceği durumlarda imdada
yetişebilmesi işlenmektedir.
(İçerikteki Dental Terminoloji:
MAKSİLLA= üst çene kemiği, KANİN= köpek dişi, MOLAR: azı
dişi, PREMOLAR=
küçük azı dişi, MANDİBULA= alt çene kemiği, İNSİZÖR=
kesici diş, ALVEOL= dişin içinde bulunduğu kemik,
GİNGİVA= Diş eti)
** ** **
Maksilla Sarayı’nın karanlıklarında
güzeller güzeli bir prenses tutsakmış: Prenses Kanin
Kral 1. Molar, çok merhametsizmiş.
Kızdırırlarsa tek harekette çiğneyiverir; dehlizden Mide
Zindanı’na gönderirmiş.
Zalim Kral 1. Molar’ın içi çürük
olduğundan, Prenses Kanin’in asaletini çok kıskanırmış.
O yüzden onu
Maksilla Sarayı’nın içinde,
kemikten bir odada, karanlıklar içinde gömülü bırakmış.
Prenses Kanin, hep onu kurtaracak
bir kahraman arar; hıçkıra hıçkıra ağlarmış.
Saray protokolünde, Kral 1.
Molar’dan sonra gelen, ama etliye, sütlüye karışmayan
Prens 2. Premolar bile derinlerden gelen bu hıçkırıklara
dayanamazmış.
Zalim Kral korkularıyla yaşarmış.
Kendi minesine bile güvenmez; ona kıyıp, yerine
zirkonyum zırhlar düşlermiş.
William Tell gibi bir kahramandan
da ödü koparmış. Bir gün Tell’in gelmesinden, kendisini
sarayın Alveol’ünden söküp atmasından ürkermiş.
PRENSES KANİN’İ KURTARMAK
Bir gün Maksilla Sarayı ile hemen
karşısındaki Mandibula Sarayı’nın ahalisinde bir
gıcırdama başlamış.
Birbirlerine kenetlenip,
Çeşnicibaşı Dil’e söyletmişler:
- Prenses Kanin artık gömülü
kalmasın; ait olduğu yere getirilsin! Biz ne
İngiltere’den Robert Plant’ı, ne de Çin’den Im Plant’ı
aramıza istiyoruz!...
Kamaşmış Zalim Kral; aklına hemen
William Tell gelmiş ve bir taşla iki kuştan da kurtulmak
için hemen plan yapmış:
- Teller yarışacak! Gömülü Kanin,
çıkartabilene telli duvaklı gelin olacak; çıkartamayan
tel kıtır kıtır kesilecek!!!
Saray ahalisinin nizamından sorumlu
Ortodontist de duymuş fermanı ve kızmış yine zalim
krala…
YARIŞMANIN 1. GÜNÜ
Yarışma 2 gün sürecekmiş. Titan
Krallığı’ndan birbirinden fiyakalı Titanyum teller
Maksilla’daymış. Hepsi yeni yetme, yerden bitme, yüksek
teknoloji ürünü “Akıllı Teller”miş.
Belleklerinde belli bir form
varmış, hep onu hatırlar, sıra dışına çıkanı hep o
ezbere göre sıralarlarmış.
Görmemişlikleriyle birbirlerine
hava atar; kibirle içlerindeki Nikel, Molibden ya da
Kobalt oranlarını anlatırlarmış.
Sarayda çook eskilerden kalma bir
de paslanmaz Çelik tel varmış. Daha Nikel Titanyum
teller ortaya çıkmadan önce, bin bir emekle,
Ortodontist’in büküm zemberekleriyle ahaliyi hizaya
sokarmış. Yıllar içerisinde süper elastik hafızalı
teller çıkınca, pabucu dama atılmış, kimse yüzüne
bakmamış.
Titanyum teller onu görünce
gülmüşler. Ona elastikiyetlerini, belleklerindeki
önceden verilmiş forma dönüşlerini gösterip alay
etmişler. Hatta; “konsantre olamadıklarını, orada durup
göz zevklerini bozmamasını” söylemişler; en arkaya
göndermişler Çelik teli.
Derken yarışma başlamış. Prenses
Kanin’in gömülü olduğu bölgede, biraz kan da dökülerek
saray duvarında bir pencere açılmış – açıldığı anda
içeriden hıçkırık sesleri ortalığa yayılmış.
0,4 milimetre çapındaki Titanyum
teller birer birer açılan pencereden Prenses Kanin’e
ulaşmaya başlamışlar.
Ama bu kadar elastikiyetle ona
tutunmaya çalışırken, bir yandan da “geniş bir yaylanma
ile yatay yaklaşabildikleri” için Maksiller Saray’ın
Gingiva duvarlarına da gömülüyorlar, onarımı zor
tahribat yapıyorlarmış.
Gün bittiğinde; ortada açılmış bir
pencere, çevre duvarlarda zedelenme
ve derinde mahzun hıçkırıklar
varmış.
O GECE
O gece uykusu kaçan Ortodontist,
Maksilla’da dolaşıyormuş. Kapı girişindeki İnsizörlerle
selamlaştıktan sonra, loş bir ışığın altında mahzun
Çelik teli görmüş.
Çelik tel Ortodontist’e hiç
görmediği, ama bir melodisi olan hıçkırıklarından sonra,
Prenses Kanin’e duyduğu çaresiz aşkını anlatmış.
Onu gömülü olduğu kemikten nasıl
çıkartabilmek istediğini, ama sınırlı elastikiyetinin
buna asla izin vermeyeceğini de eklemiş.
- Seni büküp, zemberek yapsak?
demiş Ortodontist. Öyle bükümler yapalım ki;
en elastik sen ol, en “nokta hedef”
sen ol.
Yaylan,
yaylan,
yaylan,
taaa, Prenses Kanin’e kadar yaylan
–
hem nazik bir şekilde ama yüksek
moment/kuvvet oranıyla çek; hem de başka hiçbir dokuya,
duvara değme, zedeleme. Ne Dudak Kapısı’na bat; ne de
Gingiva Duvarı’na gömül.
Hatta aşağıya doğru büküp, TERS
ZEMBEREKLER yapayım sana. Bu Prenses çok yukarılarda;
tutup da yukarıya doğru bakan zembereklerle çatıyı da
delme…
Loş sokak lambasında başlamış
Ortodontist, cebindeki pens ile Çelik teli bükmeye.
Büktükçe canı acısa da, Çelik tel razıymış aşkına
kavuşma umuduyla.
Sabah ortalık aydınlığında, oya
gibi işlendiğini görmüş Çelik tel; içinde bin bir
kuvvet, bin bir vektör saklıymış.
Artık hedef yarışma alanıymış…
YARIŞMANIN 2. GÜNÜ
Dan-tel gibi ters zemberekleriyle
alana geldiğinde, yukarıdaki hıçkırık seslerine,
meydanda bir:
- “OOOOOooooo…” sesi karışmış.
Ezberci Titanyum teller,
kendilerine asla verilemeyecek bükümleri gördüklerinde
hasetlerinden çatır çatır çatlamış. Üzerlerindeki
lazerle işaretlenmiş noktalar bile hayranlıklarını
gizleyememiş.
Ters zemberekler;
nazikçe esnemiş, esnemiş esnemiş;
bükümler birbirine girmiş, ama yine
de tek duvara değmemiş –
hiçbir yeri zedelememiş.
“Kanin çapı kadar dar bir yaylanma
ile neredeyse noktasal yaklaşabildiği” için, incecik
çelik bir kement atarak güzeller güzeli Prenses Kanin’in
beline sımsıkı bağlanmış.
Beklenen kahramanı izlerlerken
Titanyum teller hemen rüzgara göre tavır değiştirip:
- Sen zaten bizim en iyi
dostumuzdun… diye alkışlamaya başlamış.
Bizim emektar tel; açılmış
yaylarıyla – kollarıyla Prenses Kanin’i kucaklayıp, onu
çook özleyen komşularının arasına taşımaya başlamış.
SONUNDA
Prenses Kanin telli duvaklı gömülü
kemikten çıkartılıp yerine taşınsa da gün gelecek;
ayrılık zamanı gelip çatacakmış.
Kahraman da olsa “artık tamam”mış;
bağlar çözülecek, sevenler ayrılacakmış.
Hayat yine akacak;
muazzam emek harcayanlar yine
unutulacak –
yine akıllı mı akıllı, ama duygusuz
teknoloji –
yaşamın her alanında egemen
olacakmış…
dr. yalçın ergir – ortodonti uzmanı
& öğrencisi
maksilla şubatı 2016
http://www.ergir.com/ortodonti.htm
|