Bir çocuk bahçesi vardı Güven
Park’ta.
Sanki Ankara'nın bütün çocukları orada toplanırdı; at
kestanesi ve akasya ağaçlarının altında.
O kaydırak ve salıncak sırası sanki başka bir şehre
kadar uzanırdı;
sonunda kanat açmak olduğundan beklemeye değerdi –
arada bazı anneler kendi çocuklarını araya soksalar da.
Sonra bir gün gitti o çocuk parkı; o semte adını veren
küçük havuzlu, çiçekli bahçeli Kızılay binası gibi.
Ağaçlar kaldı geride;
altında banklar ve o banklara iş çıkışı gidip oturan
eski çocuklarla...
** ** **
Dün akşam bankta otururken, dayanamadı o eski
çocuklardan birisi
ve gidip sarıldı koca at kestanesi ağacına.
Anlatılmaz bir dost, hatta anne sıcaklığı hissetti tüm
dolaşımında;
ağaç da hissetti, kestaneler de, dökülmek üzere olan
yapraklar da.
Dibine düşmüş 2 kestaneyi aldı ve onlarla döndü kendi
dünyasına;
“Yaşam sevmek ve onlardan ayrılma yolculuğu mudur?”
sorusu
ve bir kitabındaki İLKYAZ şiiri aklında:
İlkyaz; ilk kez
üç yaşında sarıldı ağaca
ve kaldı öyle
bir - bir buçuk dakika
Ona sevdiğini söyledi
Ağaç da İlkyaz’ı sevdiğini...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
|