(bir gün zaman tünelinden çıkıp ardıma baktığımda okuyabilmek için; Pazar günkü canlı uzuun yürüyüş yayınında üst üste binmiş yazıların - birbirine girmiş fotoğrafların, düzeltilmiş - eklenmiş tek parça halini koyuyor, kördüğüm olmuş ilk halini siliyorum - dhye)

https://open.spotify.com/album/1WRKn85tlchCZX0Ph1C0In

 

HEDEF: HERHANGİ BİR YER...

 

1. bölüm/

Otobüste:

 

Sabah erken; AŞTİ’deyim. Isparta, Kastamonu, Kayseri, Düzce... otobüs şirketlerinin bilet bankolarının arkasında yazanları okuyorum:

 

- Acaba nereye gitsem?

 

Nerede insem de, oradan yürüye yürüye başka ilçelere gitsem??

 

Hangi yolda kilometrelerce yürürken Ankara’da onca iş, onca telaş, onca dipdibelik arasında asla aklıma gelmeyecekleri düşünsem - düşlesem???

 

- MENGEN!... Hadi şu Pamukkale otobüsüne atlayıp da Mengen’e gideyim. Yemyeşildir oralar; önce güzel bir kahvaltı – ardından da Yeniçağa ’ya falan yürüyeyim.

 

Bugüne kadar ne zaman almadılar ki? Yolda bir sorun olursa da bir otostop çekip; Bolu, Gerede ya da Ankara’ya nereden otobüs varsa oraya gideyim.

 

Yürünecek yolun uzunluğu, hayattaki pek çok şey gibi göreceli bir kavram. Kolaylık, zorluk hep “ne kadar istediğin” ile ilgili.

 

Mutfaktan bir bardak su getirmeye üşenmek ya da çantanda yağmurluğun ile yağmura, güneşe, rüzgara karşı yürümek – hatta koşmak, hep istek, hep tutku işi değil mi?

 

Şimdi otobüste rahat rahat yazabiliyorum; Mengen’den uzun yürüyüşe başladığımda, bu albüme: klimalı bir araçla son sürat yolculuk edenlerin görmesi zor detayları eklemeyi diliyorum...

(34 numaralı koltuk)

** ** **

 

2. bölüm/

Adım Adım Huzur:

 

Mengen - ne şirin bir yer? Sanki otobüsle 20. Yüzyıla ve masumiyetine geldim. Lezzet Bahçesi’nde güzel ötesi bir kahvaltı – şimdi adım adım başlıyorum uzun yola, asfaltın sağını takip ederek.

 

Yolda korna ile selam veriyor solumdan geçen araçlar. Bir araç da otostop da çekmediğim halde durdu:

- Atlayın isterseniz...

 

Kim ne kadar umutlu – umutsuz bilemem ama her yöremiz ayrı güzel – aynı insanlıkta. O sırada Bolulu olmak isterken girin bakın YouTube’a, izleyin Trabzon’da kolbastı oynayanları -

o zaman da Karadenizli olmak için can atmaya başlıyorsunuz.

 

Acaba şu çeşmeden durup da kana kana buz gibi su içer miydim, otomobille son sürat gitseydim. Ya da bu kadar mı güzel olur şu dibimdeki papatyalar?

 

Belki de koca köyü görmeden geçerdim, bahçelerdeki kuş seslerini de duymadan.

 

Sıcak; çok sıcak – ama serin bir araç hapsinden çok daha mutlu, çok daha geniş kanatlıyım.

 

Heyelan olmuş az ötemde; saatlerce inceleyebilirim yuvarlanmış taşları, oraya kim bilir nasıl gümbür geldiklerini düşünürken. Gökyüzünde uçak izleri resim yapar gibi kesişmiş, sun-rooflu araç da olsa görüp bir şeylere benzetebilir miydim acaba?

 

Şu tırsıp dibimden kaçan şeker kertenkeleyi de göremezdim, aracın altı cam bile olsa.

** ** **

 

3. bölüm/

Toprak Yolda:

 

“Adsız bir at” (A horse with no name) diye bir şarkı vardı. "Çölü geçerken ismini hatırlayabilirsin..." diyordu; çünkü çölde acı verebilecek kimse yoktu.

 

Adı olmayan atla yolculuklarının 9. gününde suya varıyorlardı. Çöl, denize dönüşüyor ve at özgürlüğüne kavuşuyordu.

Ana yoldan ayrıldıktan sonra artık kavrulmuyorum. Kenarları çiçekli toprak köy yollarında yürüyorum. Mis gibi gübre kokuyor, hiç duymadığım kuş sesleri duyuyorum. Traktör tekeri izli, su birikintili çamur yollar derinliklere – sanki içindeki bir ışığa davet ediyor.

 

Uyarıyor köydeki çocuk:

 

- Abi; ileride köpekler var...

 

Elimde asa; küçük çağlayanlardan geçiyorum.

 

Toprak yolda önümde üç kız yürüyor; birisi elinde keman tutuyor -

toprak, göle dönüşüyor - sonunda suya varıyorum.

 

Yeniçağa kuş cennetinde oturup bunları yazıyor; ayağa kalktığımda kaslarımın soğumuş ve taşlaşmış olduğunu fark edip, otobüs durağına kalmış 300-500 metreyi robot gibi yürüyeceğimi düşünüyorum.

 

Gök gürlüyor; ama “tam zamanında varmışım...” diyemiyorum -

çünkü basit önlemlerle, şakır şakır yağmur altında yürümenin de ne kadar büyük bir keyif olduğunu çook iyi biliyorum...

 

düş hekimi yalçın ergir / suyu bulan adam

sevgili mayıs 2017 - http://www.ergir.com

 

(teşekkürü bir borç bilmek ve ödeyebilirken ödemek…

Bir nev-i şahsına münhasır tarz olarak, bu sayfadaki yorumlara sadece okuyucu olarak kaldığım için ayrı bir ileti olarak -

Özellikle son gezginlik paylaşımımda; gerek özel mail adresimde - gerek facebook yorumlarında içtenlikle davette bulunan aynı gönül hamurundan tüm dostlarıma aynı sıcaklıkta teşekkür -

ÇOK teşekkür ediyorum…)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

 

  Düş Hekimi Yalçın Ergir

Facebook Paylaşım Sayfası

https://www.facebook.com/dushekimiyalcinergir