BİR ARAŞTIRMA EKİ HATASI VE ÖĞRETTİKLERİ...

(Aynı bedende ömür boyu öğrenci, araştırma ve öğretim görevlisi olanlara öğretecekleri)

 

"Beni bir kişi anladı; o da yanlış anladı..."    diye bir söz vardır.

 

Önce kendime kızayım;

son paylaşımımda 1921 tarihli komik bir Ankara anısını araştırıp yeni kuşaklara anlatmaya çalışmıştım.

https://www.facebook.com/dushekimiyalcinergir/posts/1324073507737774

http://www.ergir.com/2018/gercek_bir_ankara_oykusu.htm

 

 

Asıl yazıdan bağımsız, ek bilgi olarak 1922 tarihli bir de fotoğraf koymuştum. Aldığım kaynağı belirtip, çekildiği yeri "elçilik bölgesi" olarak sunmuştum.

 

Bu Ankara araştırmamı şu ana kadar 33389 kişi görmüşken, 1 kişi beni uyarmıştı:

- "O fotoğraf Ankara'da değil, Çay'da çekilmiştir..."   diye yazmıştı.

 

Bunun üzerine yazının anlattıklarından ayrı olsa bile, bu ek fotoğraf üzerine araştırmalarımı yoğunlaştırdım ve şu neticeye vardım:

 

Evet; o fotoğraf alındığı kaynağında hatalıydı ve Ankara’da çekilmiş olamazdı. Zaten asıl yazımdan ayrı bir bilgi olduğu için de teşekkür ederek paylaşımdan kaldırdım.

 

Ama artık öyküden uzak, başka bir araştırmanın içindeydim; otomatik olarak inanmak istememiştim.

Çay mı, yoksa Akşehir mi? diye araştırırken pek çok detay öğrenebilirdim.

 

Bu bilgilerin peşine iyice düşünce, tam bir bilgi ortaklığı olmadığı ortaya çıkmıştı. Pek çok kaynak, fotoğrafı çeken İzmirli fotoğrafçı Ali Şanalan’ın ismini de belirterek: “Çay” olarak desteklerken,

https://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1922/3/30/Baskomutan-Mustafa-Kemal-Pasa-Ismet-Inonu-Rusya-Elcisi-Aralof-Azerbeycan-Elcisi-Ibrahim-Abilof-la-birlikte-Afyon-Cay-da-30031922/7

 

 

Genelkurmay gibi bazı kaynaklar da Akşehir olarak bilgi vermekteydi:

http://www.ata.tsk.tr/07_gorseller/album.html

 

http://www.ata.tsk.tr/content/media/07/ataturk_albumu_1.pdf

 

http://mustafakemalim.com/1921-1925-ataturk-fotograflari/#jp-carousel-4976

 

 

Bu arada bilgi veren pek çok kaynaktaki tarihler de birbirinden farklı olabiliyordu.

 

Doğru Bilgi Okyanusu’na, güzergâh ve tarihler olarak o günlerde sıcağı sıcağına not tutmuş bir kalemin anılarından satırları paylaşarak katkıda bulunmak isterim.

 

“Gerçek Bir Ankara Öyküsü”nde, 1921’de Adana Mebusu olan Damar Arıkoğlu’nun 1961’de yayınladığı HATIRALARIM (Milli Mücadele) kitabında anlattıklarından yola çıkmıştım. (Tan Gazetesi ve Matbaası)

 

Batı Cephesi Teftiş ve Ilgın Manevraları güzergah ve tarih detaylarında ise, Mustafa Kemal Paşa’nın davetlisi olarak kendisine eşlik eden Sovyet elçi Semyon İvanoviç Aralov’un anlattıklarından yola çıkıyorum.

 

“Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları 1922-1923”, Aralov’un 2. Dünya Savaşı’ndaki cephe ve ardından 10 yıllık kamp sürgününün ardından, 1956’da yazdığı kitaptır.

 

Hasan Ali Ediz tarafından dilimize çevrilmiş ve T. İş Bankası Kültür Yayınları’nca ilk Eylül 2008’de basılmış, 4. baskısı da Haziran 2017’de yayınlanmıştır.

 

Aralov anılarında, Mustafa Kemal Paşa’nın davetini, Azeri elçi İbrahim Abilov ve askeri ateşe K. K. Zvonaryev ile birlikte, 27 Mart - 6 Nisan 1922 tarihleri arasındaki 6 piyade, 3 süvari tümeni, 2 ordu, 2 kolordu karargâhını ziyaretini de anlatır.

 

ÇAY VE AKŞEHİR’İ İLGİLENDİREN, GÜZERGÂH VE TARİH NOTLARINI ÖZETİ:

*(Bu teftiş süreci ile ilgili çok kaynak vardır, aşağıdakiler sadece bu kitapta yazılanlardan alıntıdır)*

 

27 MART 1922

Saat 07:00’de özel bir vagonla Ankara’dan Polatlı İstasyonu’na hareket Polatlı’da mola

 

Akşam 17:00; Biçer İstasyonu. Tahta ayaklı çok yavaş geçilen Sakarya Köprüsü, kırık camlı perişan vagonlar.

 

Biçer’den otomobil ile Sivrihisar’a gidiş, 20:00’de varış. Mustafa Kemal Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa tarafından kabul ediliş.

 

Gece yarısına kadar konuşmalar.

 

28 MART 1922

Sabah kasaba ile tanışma, sıra olmadığı için doğrudan yerde oturan çocuklarıyla okulları geziş. Halkın topladığı para ile alınan uçağın kasaba üzerindeki uçuşu.

 

Öğlene doğru Akşehir’de bulunan Batı Cephesi Karargahı’na doğru yola çıkış. Bıtık Köyü’nde mola. Ayaklarında postal olmayan erler, yola devam ediş.

 

Bolvadin’e varış. Yollarda uzunluğu 1 kilometreyi aşan kervanlara rastlayış; uzun bir iple birbirine bağlanmış, hepsi mermi dolu küfeler yüklenmiş, ağır ağır yürüyen develer.

 

Mustafa Kemal Atatürk:

- İşte bizim askeri taşıtlarımız. Yunanlıların tam tersi. İngilizler onları gerekli olan bütün askeri taşıtlarla donatıyorlar. Ama yine de biz onları yeniyoruz ve yeneceğiz…”

 

İşaret levhasız toprak yollar; geçtikleri yolda, yakılıp yıkılmış Müslüman köyleri.

Akşam yemeği

 

29 MART 1922

Çay istasyonu – oradan trenle Akşehir. Başkomutanlık Karargahı.

Rahat, yeşil, Yunanlılar tarafından işgal edilmemiş Akşehir. Ama topçu ateşi ile çoğu yıkılmış kenar mahalle evleri. Mezarlık ziyareti, İsmet Paşa ziyareti, akşama doğru Rumların yaşadığı yakındaki bir köye gidiş.

Akşam uzun durum değerlendirmeleri.

 

30 MART 1922

Otomobil ile Çay. 1. Ordu Karargahına gidiş. Cephe denetlemeleri. Geçit töreni, istirahat.

Otomobil motorundan elde edilen elektrikle verilen temsil. Gece yarısına kadar askerlere verilen moral.

 

31 MART 1922

Öksüz yurdu ziyareti. Çay İstasyonu’na hareket. Trenle Akşehir’e dönüş. Elçinin gruptan ayrılıp Rus köyü Cigidiya’yı tek başına ziyareti (son Kazaklar, 1960’da Sovyetlere geri döneceklerdir).

Akşam 20:00’de İsmet Paşa’nın yemeği, Mustafa Kemal Paşa’nın konuşması.

 

1 NİSAN 1922 (Ilgın Manevraları)

Yalık kasabasındaki Süvari Kolordusu’nu teftiş. Kolordu komutanı cesur Fahrettin Paşa. Yalın kılıç koşarak Mustafa Kemal Paşa'ya verdiği tekmil. Manevralar, işgalci düşmana karşı vatan aşkıyla bilenmiş inançlı bir ordu. Öğleden sonra trenle Konya’ya hareket ediş. Cepheden fazla uzaklaşmama geleneğine sadık kalan İsmet Paşa ile vedalaşma.

 

Hava kararırken Konya’ya varış. Alkışlar; halkın dinmeyen:

“Mustafa Kemal Paşa çok yaşa” haykırışları arasında İstasyon Caddesi’nde kalabalıktan ilerleyemeyiş…

(& şu anda yazanın gözyaşları)

** ** **

 

Öğrendiklerimden, bilgi okyanusuna taşımak istediğim damlalar bunlar. 30 Mart 1922 Çay derken, 29 Mart 1922 Akşehir? (31 Mart olamaz; elçi gruptan ayrı)  sorusu da uzak bir kenarda durmalı, yanıt ararken bambaşka bilgilere de kavuşulmalıdır.

 

İnsanlar pek çok şeyi yola çıkınca öğrenir. Bu değerlendirme de hatalı olabilir ama bilimsel araştırmalarda en doğruya giden yol, hatalarla dolu değil midir?

 

"HATA YAPMAMANIN GARANTİSİ, HİÇBİR ŞEY YAPMAMAKTIR”

 

Postalsız, çarıklı askerler; sıra olmadığı için yerde oturan öğrenciler,

üzerinden kırık camlı trenlerin yaya süratinde geçebildiği ahşap ayaklı köprüler,

cepheye mermi taşıyan develer...

 

Binlerce hüzünlü yokluk detayı;

ama müthiş bir vatan aşkı, iman ve cesaret.

 

Ambarlarımıza kadar işgal etmiş düşmanı kovalayış

VE TOPYEKÜN BÜYÜK BİR ZAFER…

 

İnsanlar yaşam boyu aynı anda hem öğrenci, hem araştırma, hem de öğretim görevlisi olmalıdır.

O an bilsek bile gelecek için yazılmalıdır

 

ve yaşam ne kadar kısa olursa olsun

hepimizin son nefese kadar,

1 değil - 1000 hatayı göze alıp,

sonunda doğruyu bulmak için

araştıracağı,

araştıracağı,

araştıracağı...

ve yol boyu gönülle paylaşacağı

çooook şey vardır...

 

1001 özür, binlerce teşekkür

ve sonsuz sevgilerimle...

 

düş hekimi yalçın ergir  http://www.ergir.com/belgeseller.htm

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  Düş Hekimi Yalçın Ergir

Facebook Paylaşım Sayfası

https://www.facebook.com/dushekimiyalcinergir