(not:
görsellerin tamamı yazının en sonundadır;
büyük
boyutları için üzerlerine tıklanmalıdır)
Gazi’nin Güzergahında;
Bisikletim “Rüzgar”la: “Garp Cephesi” Yollarında…
96 sene sonra,
aynı tarihlerde: Çay – Akşehir – Ilgın – Konya / düş
hekimi yalçın ergir
Bölüm 1:
28 Mart, 14:20
Yaslı gittim, şen geldim
Aç koynunu ben geldim
Bana bir yudum su ver
Çok uzak yoldan geldim
Rüzgarlardan atım var
Şimşekten kanadım var
Göğsümde al yazılı
Gazilik beratım var
Aşağıdaki satırları Ankara’da, saat
04:00’de Akdeniz (Gelibolu) Marşı’nı Samih Rifat’ın
güftesinde dinlerken ve arada gözlerimden yaşlar
süzülürken yazmıştım:
https://www.youtube.com/watch?v=poxXOPRkQtM
1922 senesinde Mart sonu şartlarını
düşünün:
Ülkenin batısı (garp) Afyon’a,
Kütahya’ya, Eskişehir’e kadar düşman işgali altında.
Yakılmış yıkılmış köylerin
doğusunda; Anadolu’ya özgü fedakâr aşkla, benzeri
olmayan bir Kurtuluş Savaşı veriliyor onca yoklukla.
23 Ağustos – 12 Eylül 1921
tarihleri arasında bir ölüm kalım savaşı verilmiş
Sakarya nehrinin hemen doğusunda, top seslerinin
duyulduğu Ankara yakınlarında.
22 gün - 22 gece, işgalci Yunan ile
göğüs göğüse süngülerle sürmüş Sakarya Meydan Muharebesi
ve 13 Eylül 1683’deki Viyana
kuşatmasından beri süren geri çekilme sona ermiş zaferin
kazanılmasıyla.
Düşmanı yurttan kovmak için Büyük
Taarruz hazırlıkları yapılmakta.
Batı Cephesi’nin komuta merkezi
Akşehir’de. Çay’ın hemen batısı işgal altında ve 1 Nisan
1922’de askeri manevralar yapılacak Ilgın’da.
Mart ayının son haftasında;
Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, beraberinde Batı
Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa, kurmaylar ve konuk
heyetler ile mekik dokuyor Çay - Akşehir - Ilgın ve
Konya arasında.
Bu tarihi teftişi ve görsellerini,
Süvari Kolordusu komutanı cesur Fahrettin (Altay)
Paşa’yı, geçit töreninin, kimisinin ayağında postal
olmayan erlerini, o sırada tutulmuş notlardan günü
gününe paylaşmıştım:
http://www.ergir.com/2018/bir_arastirma_eki_hatasi.htm
yazımda.
96 sene sonra; aynı Mart sonu
şartlarında,
bisikletim Rüzgar ile aynı
güzergahı takip etmek –
Büyük Taarruz’un ateşinin yakıldığı
ortamları keşfetmek, hissetmek ve marştaki gibi:
Irmaklar gibi taştım
Yalçın kayalar aştım
Hakk'a şükürler olsun
Geldim sana ulaştım…
demek istiyorum dağa – taşa.
İyi kötü bir fotoğraf albümü oluşur
bu gezi sırasında ve her akşam o albüme yenileri
ekleyebilmeyi diliyorum heyecanla.
Hazırlıklarımı yaparken sormuştu,
kendisi de bisikletçi olan Hasan Topuz:
- Hava durumuna baktın mı?
- Bakmadım; keşke yağmur yağsa,
keşke 1922 Mart sonunda hava nasılsa aynen öyle olsa…
İşimde; randevuları daha erkene
vererek, akşam geç saatlere kadar çalışarak, bu yolculuk
için gereken zamanı emek emek biriktirmiştim 1 ay
boyunca ve nihayet Rüzgar’la şimdi çıkabiliyorum yola.
İlk durak Çay. Bir yudum su
aldıktan sonra da, rüzgarlardan atımla:
“ver elini” değil, “aç koynunu”
Akşehir, Ilgın, Konya.
Sıcağı sıcağına;
ya da soğuğu soğuğuna, ıslağı
ıslağına,
yeni fotoğraflar eklerken bu
paylaşıma -
yeniden birlikte olabilme umuduyla…
düş hekimi yalçın ergir
http://www.ergir.com
("Gidemesem Bile..."
http://www.ergir.com/2018/gidemesem_bile.htm
yazısının devamıdır)
Bölüm 2: Milli Birlik ve
Beraberliğin 96 tarifi varsa;
29 Mart, 14:53 ·
95.si bu duyguları tazelemek ve
tazeletmekse,
96.sı da:
96 sene öncenin 29 Mart’ı batıdan
Afyon’a kadar işgal edilmiş ülkede:
Batı Cephesi Karagahı’nın olduğu,
bizim kadınlarımızın yağmurda çamurda kağnılarla Afyon’a
cephane taşıdıkları Akşehir’e iki nala giderken,
sağda başı dumanlı Toroslar -
Sultandağı’nın eteklerinde sarı
çiçekler açmışken,
sürahiden boşalan yağmur neredeyse
KARa dönüşecekken,
Rüzgar arık BORA, FIRTINA olmuş
pedal basarken, sırılsıklamken ve arkada bayrağımız
özgürce dalgalanırken,
yoldan geçen kamyonların,
araçlarındaki dostların kornalarıyla SELAM durması değil
midir?
Bu topraklar;
bisikletinden düşen çantayı fark
etmemişken, arkandan arabayla yetişip, sana
getirenlerdir.
Bu topraklar;
lokantadan ayrılırken, sana ertesi
gün yolda içmen için ısrarla su verenlerdir.
Bu topraklar;
yol sorduğunda dükkanını tarif
edip, bir ihtiyaç olursa beklediğini gönülle
söyleyenlerdir...
düş hekimi yalçın ergir 29 mart
2018
Sultandağı’nda kamyoncular
kahvesi;
odun sobasının dibinde kururken
Bölüm 2,5
31 Mart, 11:36 ·
Bu paylaşım; Kurtuluş Savaşı Batı
Cephesi’ne bisikletle yolculuk öyküsünün 3. Bölümü
değil.
3. ve son bölümü, Pazar sabahı uzun
(canım) Akşehir yazısı, çok sayıdaki orijinal görseli,
pek yazılmamış detayları ve bugün çekeceğim Ilgın
Manevraları’nın yapıldığı alanın (üzerine hastane
yapılmış) görseli ile paylaşacağım. Ardından da
Rüzgar’la Konya’ya kanat açıp, hafta başında malum
koşturmaya bıraktığım yerden devam edeceğim.
1,5 gün kaldım Akşehir Denizi’nde
ve gece yarısına kadar araştırsam da, aktarılacak
bilgileri derlemeye yetmedi bu süre.
Bilgisayarım yok; telefonla ne
kadar işlenebilirse, o kadar bilgi notu yazabileceğim
üzerlerine.
Çakmaktan şarj imkanım yok; çok
cimri kullanıyorum şarjımı. Bu paylaşım, merak edip
mesaj gönderen / gönderemeyen gönlü hep sevgiyle çarpan
dostlarıma bilgi verebilme niyetiyle.
Yarın sabah Rüzgar’la
duygularınıza, coşkularınıza bu yolculukta son kez konuk
olabilme dileğiyle...
düş hekimi yalçın ergir
bu sefer yağmursuz, fırtınasız
güneş altında; Ilgın yolunda
ve her zamanki gibi selamlayan
kamyonların kornalarıyla...
Bölüm 3 (son): AKŞEHİR...
Bir ilçe mi – Bir ülke mi?
1 Nisan, 08:59 ·
Anlatılmazsa;
2022’de ne kadar bilinebilecek –
1922’de bir ülkenin:
nasıl kadını, erkeği, çocuğu ile
müthiş yokluk şartlarında, kuşakları, çarıkları,
çakaralmazları, onca perişanlıkları -
ama mangal gibi yürekleriyle,
vatanlarına, sokaklarına, odalarına
kadar yaka yıka girmiş düşmana topyekûn -
nasıl ölümüne taarruz ettiklerini,
Nasıl Afyon’dan, Kocatepe’den -
cehennemin dibine kadar
kovaladıklarını?
Bu ÇOK büyük “ölüm - kalım”
taarruzu, yani ağlatan 20. yüzyıl destanının;
nasıl başta karargah merkezi canım
Akşehir olmak üzere, Ilgın, Çay, Bolvadin hattında
kararlaştırıldığını?
Bu sonu kestirilemeyen, BAŞARISIZ
OLURSA YOK OLUNACAK taarruzunun hazırlıklarının, askeri
manevralarının “tam o günlerinde” Başkumandan Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün ve mücadelenin tüm
kahramanlarının izindeydim.
Yağmurda, güneşte atımı - daha
doğrusu bisikletim Rüzgar’ı sürüyorum Batı Cephesinde –
tanık olduklarımı,
hissettirdiklerini paylaşabilme dileğiyle: AKŞEHİR’deyim.
Bütün planlar değişmişti yakından
tanımaya başlayınca VE AYRILAMAMIŞTIM -
o günlerin detaylarını Batı Cephesi
Karargahı Müzesi Müdürü, bilgi ve gönül okyanusu
arkeolog Ömer Faruk Türkan’dan harf kaçırmadan dinleyip
not ediyordum.
** ** **
Siz, Kurtuluş Savaşımızda; erkekler
askere alındıkları için, bizim kadınlarımızın Akşehir’e
cephane taşınabilmesi için,
Piribeyli’den (Emirdağ - Yunak
arasındadır)
Akşehir Azarıköy İstasyonu’na
kadar,
dar hatlı tren (dekovil) demiryolu
döşenmesinde çalıştıklarını *
İnebolu’da takalarla karaya
çıkartılan silahların hamsi koktuğunu *
biliyor muydunuz?
Peki; 26 Temmuz 1922’de; düşmana
taarruz hazırlığı yapmıyormuşuz havası vermek için, bir
futbol maçı nedeniyle bir araya gelinmiş gibi
yapıldığını *
o sırada yüzbaşı olan Fenerbahçe
kalecisi Kenan Or’un kaleyi koruduğu, 2-2 biten maçın
gecesinde, Gazi Mustafa Kemal’in kurmaylarına 26
Ağustos’ta taarruza geçileceğini bildirdiğini *
biliyor muydunuz?
Yine düşman anlamasın diye taarruz
öncesi Akşehir’den cepheye mühimmat götüren kağnıların
Temmuz ayından itibaren, gece, ay ışığı altında yol
aldıklarını *
ses çıkmasın, düşman duymasın ve bu
gizli sevkiyatı anlamasın diye yekpare meşe tekerlere
ses çıkarmasın diye keçe sarıldığını – atların nallarına
da keçe geçirildiğini *
gündüz intikallerinde ise keşif
uçakları göremesin diye toz bulutlarının kaldırılmaya
çalışıldığını *
13 yaşındaki şehidine kadar ölüm
kalım taarruzumuza, her haneden 1 erkeğin katıldığını *
Tarık Buğra’nın Küçük Ağa
romanındaki kahramanların torunlarının, nesilden nesile
hala aynı coşkuyla Akşehir’de yaşadıklarını *
Sakarya zaferinden sonra Polatlı
Alagöz’deki karargahın 15 Kasım 1921 tarihinde Akşehir’e
taşındığını *
Süvari birliklerinin Ilgın’a,
Topçu birliklerinin Tuzlukçu
ilçesi, Konarı, Kundullu köylerinin olduğu bölgeye,
Piyade birliklerinin göl
kenarındaki düzlük alanlara yerleştirildiğini *
Ortaköy’e, Pazarkaya’ya ordugahlar
kurulduğunu;
1. Ordu’nun Çay’a
2. Ordu’nun Bolvadin’e yerleştiğini
*
biliyor muydunuz?
Kars ve Ankara Anlaşmaları
sonucunda,
Doğu ve Güneydeki askerlerimizin de
Büyük Taarruz için Akşehir’e geldiklerini –
asker sayımızı 85000’den 185000’e
çıkartabildiğimizi *
Akşehir, Arasta’daki arabacı,
demirci dükkanlarında, perişan silahların elden
geçirilip, kullanılır hale getirildiğini *
Karargah Akşehir’deyken, Gazi’nin
toplam 54 gün Akşehir’de sonradan Verem Savaş Dispanseri
olan, daha sonra da yıkılan konakta (yani Yalova’dan
sonra en çok Akşehir’de) kaldığını *
Ilgın manevralarında, kimi askerde
postal olmasa bile, silah temin edeceğimiz Sovyet
konuklar bizi daha haşmetli görebilsin diye 10’arlık
sıra yerine daha uzun bir geçit olsun diye 6’şarlık sıra
ile geçit yapıldığını *
20 Ağustos 1922’de, Batı Cephesi
Karargahı’nın 2. katının köşesindeki toplantı odasında,
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk:
Batı Cephesi Komutanı İsmet
İnönü’ye, Kurmay Başkanı Asım Gündüz’e, Genel Kurmay
Başkanı Fevzi Çakmak’a, Milli Savunma Bakanı Kazım
Özalp’e, Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay’a,
1. Ordu Komutanı Nurettin İbrahim
Konyar’a, 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Subaşı’na:
- 26 Ağustos 1922’de Taarruz
Edeceğiz!”
emrini verdiğini *
24 Ağustos 1922’de cepheye daha
yakın olsun diye Batı Cephesi Karargahı’nın Akşehir’den
Şuhut İlçesine taşındığını *
Böylece Büyük Zafer’in DOĞUMUNDA,
AKŞEHİR’in 9 AY 10 GÜN boyunca (15
Kasım 1921 – 24 Ağustos 1922) karargah merkezi olarak
KURTULUŞ SAVAŞI’mıza hizmet ettiğini *
Akşehir’in, Atatürk’ün Yalova’dan
sonra, “64 gün” ile en çok kaldığı ilçe olduğunu;
bunun 54 gününün (artık olmayan
konakta) 9 ay 10 günlük Karargah Merkezi olduğu dönemine
denk geldiğini
biliyor muydunuz?
** ** **
Kusurlarım olduysa bağışlayın;
bir üniversite kütüphanesinin
akademik şartlarında değil -
Ilgın manevralarının yapıldığı
çayırın dibinde cep telefonu ile yazıyor,
küçücük ekranda işliyorum
fotoğrafları.
Gazi; 1 Nisan 1922’deki
manevralardan sonra trenle Ilgın’dan, Konya’ya gider.
Ben de şimdi izinden Rüzgar’la yola
çıkıyorum.
Bugün yolum çok uzun;
varabildiğimde Konya’ya, Akdeniz Marşı’ndaki gibi:
“Bana bir yudum su ver; çok uzun
yoldan geldim...” diyeceğimi sanıyor,
3 bölümlük bu gönül yolculuğu
paylaşımını burada tamamlıyor,
denk getirebileceğiniz bir
yolculukta, yolunuzun Nasrettin Hoca’nın deyimiyle:
“Dünya’nın Ortası” Akşehir’e –
bu ülkede bir ilçede 3 müzesi olan
tek yere düşebilmesini,
çocuklarınıza özgürce
oynayabilmelerini sağlamış karargâh müzesini de,
anlata anlata -
ellerini sımsıkı tuta tuta
gezdirebilmenizi diliyorum.
“İyi ki...” lerle, hepinize
sevgiler sunuyorum...
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com
96 sene sonraki 1 nisan
54901 nüfuslu Ilgın
("Gidemesem
Bile..."
http://www.ergir.com/2018/gidemesem_bile.htm
yazısının devamıdır)
|