Bu duyguyu çook iyi biliyorum.

 

Dokunmanın bir kimyası vardır -

“ya, kesseler dokunamazsın; ya da kazma kürekle ayrılamazsın”

diye düşünürüm M.Ö. 4000 senesinden beri.

 

Yazmanın da bir kimyasının olduğunu -

“ya, kesseler yazamayacağımı; ya da kazma kürekle duramayacağımı”

bildiğim gibi.

 

Zaten parmaklarım yetişemiyor –

dört dakikada kendini yazdırıyor, 6000 senedir gönlümü kurcalayanlar.

 

** ** **

 

Mezun olduğum TED Ankara Koleji’nin dergisi için, yine TED Ankara Koleji mezunu sevgili Ayfer Niğdelioğlu röportaja gelmişti.

 

İşte; doğduğumdan beri içimdeki duygu o sırada tam karşımda oturuyordu.

 

O kadar belliydi kii -

sorduğu soruları sadece dergi için değil; kendisi için de soruyordu.

 

Daha kapıdan girdiği anda, sevgili Ayfer Niğdelioğlu’na bir telefon gelse ve:

 

- Dergi çıkamayacak, röportaj iptal!.. dense;

 

belki ekteki dergi sayfaları olamayacaktı.

 

Eminim; bir okul kantini, bir otobüs gezisi o sohbet -

aynı soru ve yanıtlarla, aynı bildik dinleme tarzıyla yine olacaktı.

 

O gün bir iptal telefonu gelmedi; dergi basıldı –

 

bugün de posta kutumdaydı.

 

Okuduğumda; bu ortamdaki binlerce gönül dostuma heyecanla tek tek telefon edip:

 

- Bizim okul dergisinde bir söyleşimiz çıkmış; n’oolur okusana…” demek istedim –

 

o da olmadı…

 

düş hekimi yalçın ergir https://www.ergir.com

 

(söyleşi sırasında “Hülasa” yeni çıkmıştı. O gün, bu gündür değişmeyen:

hala internetten, artık Amazon’dan bile sipariş verilebilirken –

Dost’tan başka kitabevi rafında bulunamayışıydı...)

 

 

 

 

 

 

 

 

  Düş Hekimi Yalçın Ergir

Facebook Paylaşım Sayfası

https://www.facebook.com/dushekimiyalcinergir