(fonda çalan: başka türlü bir şey / yeni türkü)

 

Geçen sene izlediğim Michael Dudok de Wit'in "Father and Daughter" kısa filmiyle:

 

BABALAR VE KIZLARI

 

babalar kızlarını kucaklayıp veda ettiklerinde

ve kayıklarına binip sonsuz denizlere kürek çektiklerinde

 

kızları bilmez mi;

 

bir gün denizin öte yanında

babalarına kavuşacaklarını

 

yeniden küçük bir kız olup

o "çok” özlediklerine

sımsıkı sarılacaklarını

 

ve bir daha asla ayrılmayacaklarını?..

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

damlaları hem yanaklarımdan internet siteme,

hem de dalından düşer gibi, Epsilon Yayınevi'nden çıkan

"O'na Gözyaşları" kitabıma akmıştı.

 

 

 

 

18 Ocak Cuma gecesi Yeni Türkü'nün konseri vardı

 

ve o gece kızımla birlikte dinletiye gitmiştik.

 

00:30’da başlayan müzik ziyafeti, 03:00’e doğru bitecekti.

 

Derya Köroğlu, üç ayrı kuşağı derinden etkilemiş şarkılarını hiç yitirmediği coşkusuyla söylerken, hepimiz sesimizin son sınırına kadar aynı coşkuyla eşlik ediyorduk.

 

Ama ne kadar garipti, hep birlikte söylediklerimizin çoğu, o şarkılar ortaya çıktıklarında henüz doğmamış insanlardı ve 2008 yılının buz kesmiş bir Ocak gecesi sabaha bağlanırken, sözlerinin her harfini ezbere okuyabiliyorlardı.

 

Ya o coşkuya ne demeliydi; zaten 2007'lerde ortaya çıkmış ve 2027'lerde böyle hep birlikte coşkuyla söylenecek şarkılar var mıydı?

 

Peki 1987'lerde bu şarkıyı söyleyenler şu anda neredeydi?

 

Konserden haberleri yoktu;

belki yerleri,

ya da yenleri dardı.

Belki de düşlerini daha fazla taşıyamamışlar,

çoktan başka adreslere taşınmışlardı.

 

Hep birlikte avazımız çıkarak, Can Yücel'in şiiri "Başka Türlü Bir Şey"i söylerken artık benim sesim iflas etmişti, zaten bu dizelerin bir kısmı her gün gözümün önündeydi.

 

 

Sonbahardan Çizgiler (Mamak Türküsü), Aşk Yeniden, Fırtına, Dönmek, Süper Baba, Resim, Destina, Karanfil, Çember,  Maskeli Balo, Telli Telli, Vira Vira, Günebakan, Yeşilmişik aman vermeden birbirini takip ederken, ortamdaki korumaların bile şarkılara eşlik ettiklerini görüyordum.

 

Bu, 2008'de öyle yabana atılacak bir durum değildi. Klasik kemençenin virtüözlerinden Furkan Bilgi'yle sohbet ederken yeni albümün nihayet Mayıs ayında çıkacağını öğreniyordum.

 

Saat 03:00'ü geçmişti; kızımla sokakta çorba içiyorduk.

Hava korkunç ayaz, ama içimiz sıcacıktı.

 

Az sonra Cumartesi hastalarım başlayacakken,

hem denizlere çıkan sokaklardan evimize dönüyor,

hem de denizin aynı kıyısında şarkı söylüyorduk...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

 

     

 

 

 

 

 

     

 

 

 

 

(fotoğraflar ece & yalçın ergir)