(Cennet'e Çıkan Merdivende)

BEN SEVE SEVE İLETİRİM...

 

 

 

Bir okuyucumuz var; bana ilk (paylaşma izni verdiği) aşağıdaki satırlarla ulaşmıştı:

 

Merhaba, Sevgili Düş Hekimim,

 

Şu an 2005 yılının son günü bir öğleden sonra saat 17:29. Yaklaşık 3 saat oldu, sitendeki her satırı okuyorum, her fotoğraf karesini inceliyorum. Neden bugün bu denli beni etkiledi yazdığı her şey? Oysa; seni yeni tanımıyorum. Aydın Ilgaz için hazırladığın " Kuzguncuk'ta bir çocuk" sununu gönderdiler bana. Sonra Nilgün Ilgaz'la seni konuştum. Kitaplarını aldım. Şiirlerini okudum. Siteni ziyaret ettim, hatta -Sık kullanılanlar- bölümüne ekledim. Ama bu gün, bir tıkladım ve... işte bu duyguyla sana bu satırları yazmaya karar verdim. Beni bu kadar duygulandıran, ağlatan neden;

 

"Her şey ama HER ŞEY  emek ister. Yaşamak da ister" cümlesiydi. Evet. Ben, yaşamak için emek verenlerin başka bir boyutundanım. Yaşamın yakasına 2 kere yapışıp, hakkım olanı ona bırakmamak için EMEK verenlerdenim. Şu an; sadece sandalyeme oturtulup ( tekerlekli ), bilgisayarımın başına götürürlerse bağımsız bir şeyler yapmaya muktedirim. ( Ör; sana bu satırları, içimden geldiği gibi yazmak.) Bu duruma gelebilmek için, yataktan kaldırılıp oturacak hale gelene kadar çok emek verdim ben. Gerisi yok, hep birine bağımlılık. 37 yaşında bir trafik kazası geçirdim. Gözümü açtığımda sadece boynumu oynatabiliyordum ( Onu, da boyunluğun içinde ne kadar oynatabilirsem ) bu 1.cisi demiştim. 2.cisi ise, 2 yıl sonra yakalandığım kanser. Uzatmak istemiyorum. Gerçekten; her ne durumda olursa olsun " Yaşamak emek istiyor "  Bu çok doğru. Bir doğru söylediğin de "Küçük şeylerle mutlu olmak". Tüm insanların kendilerinde bu hasleti geliştirmeleri gerekli  " diyorum. Çünkü, hayat insanı apansız bir zamanda, dipsiz kuyulara atabiliyor. Bu kör kuyulardan çıkış ışığını görebilmek, bu küçük şeylerden mutlu olabilmenin tılsımı ile oluyor.^

    Sen bugün beni; milâdım kabul ettiğim 15 Kasım 1993 yılından, yani kaza günümden  beri ilk defa " yaşamak emek ister" cümlesiyle, harcadığım emek adına  ağlattın. İyi ki hayata tutunmuşum. Düşünen beynim, gören gözlerim bana yetiyor. Satırlarını okumaktan haz alıyorum. Yetmez mi ? İyi varsın YALÇIN ERGİR !

    Bu vesile ile " YENİ YILINI KUTLAR. Yaşam felsefeni hayata geçirip, uzun yıllar sevdiklerinle sağlıklı yaşa " diyorum. Yaşa ki daha, Yalçın 'ca bi dolu güzel şeye imza at.

Sevgiler..

GÜNSELİ AYFER CENGİZ

 

** ** **

 

Arada, "Mizan" yazısının ardından:

Sen beni, oturdugum odadan daglara, tarlalara mis gibi kirlara götürdün. Hiç solumadigim kadar oksijen soludum sayende.  Iyi ki VARSIN !

Günseli

 

** ** **
 

satırları gelmiş; en son olarak da aşağıdaki satırlarla ulaşmıştı:

 

" HER UMUT GERÇEKLEŞECEK BİR DÜŞ BULUR "  derler. Sevgili düş hekimim. Bugün ben, kurduğum düşümün bana düşündürdüklerini ve hissettirdiklerini sana yazmak istedim. Neden bilmiyorum ilk aklıma gelen senin ismindi, ben de hiç düşünmedim? Dilerim seni anlamsızca meşgul edip, saygısızlık  etmiş olmam.

Bir gün gelir de hayatımın bir evresinde böyle bir şeyin düşünü kurmak aklıma hiç ama hiç gelmezdi. Şimdi ise, sahip olabilmek için kendimi nasıl, nerde kime doğru olarak ifade edebilirim? Bu sorunun cevabını arıyorum. Bana fikir verir misin ?

 

Sahip olmayı düşlediğim, iletimin ekindeki  merdiven çıkabilen bir tekerlekli sandalye aparatı. Sosyal Güvencemizin bizlere alım imkânı tanımadığı, Türkiye'de bir engelli olmanın dayanılmaz ağırlığı. Beynimden binlerce düşünce geçiyor ama hepsi birbirine karıştığı için sağlıklı bir sonuca varamıyorum. Bu cihaz, benim gibi olan engellilere, sağlıklı insanın ayakkabıya olan ihtiyacı kadar elzem. Ama astronomik olan fiyatıyla ulaşabilmemiz olanak dışı. Böyle cihazlar, yurt dışında ki engellilere sosyal güvenceleri tarafından sağlandığı için fiyatları bu kadar yüksek tutuluyor sanırım.

 

Şimdi, Sosyal Güvencemiz kapsamına alınması adına bu durumu kimlere nasıl ileteyim ?

 

Geçtiğimiz yıl yasalaşan ÖZÜRLÜLER KANUNU Avrupa normlarına uyma adına bir çok düzenlemeyi içeriyor ama, bu gibi cihazlara sahip olmamız için  herhangi bir açıklamaya yer vermiyor. Acaba, benim böyle bir cihazı istemem bir ütopyamı ? Ben ve benim gibiler, illâ birilerinin sağ duyularına mı muhtaç olmalılar ? Oysa ki  bence; hayatta en zor şey, var olandan bir şey istemektir.

Saygılar, sevgiler..

 

GÜNSELİ AYFER CENGİZ

** ** **

 

ve aşağıdaki bilgileri göndermişti:

http://www.sinapsgrup.com/UrunAyrinti.asp?ID=30

(bu satırlar, bu linkteki adrese de iletilmiştir)

 

 

Eğer bu konuda yardımcı olacak bir sıcak el, bir sıcak yürek varsa;

kendisine yaşamın tüm merdivenlerinin kolay gelmesini;

son basamakta dönüp de ardına baktığında, bıraktığı izlerin güzelliğiyle iftihar etmesini diliyorum...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

 

 

Her şey, ama HER ŞEY emek ister...

 

 

Her şey, ama HER ŞEY emek ister...

 

Hiçbir emek boşa gitmez; ama hiçbiri.

 

Gitmiş gibi gözükse de, farkına varılmadan ölünse de.

 

Sevişmek de emek ister, dövüşmek de, öğrenmek de, öğretmek de, ulaşmak da...