Bu sabah çalar saati duvara atacaktım; çok erkendi ama ben geç kalmıştım.

Hakkı bekliyordu ve ayakkabılarımın arkasına  basmış,

belki pantolon düğmelerim de açık, uçarak gidiyordum

ve Bilkent köprüsünde frene basıp, metrelerce kaydım.

Güneş kırmızı yanmıştı;

çok gecikmiştim ama kurallara uymamalı,

sarı yanıncaya kadar kırmızıda durmalıydım....

düş hekimi yalçın ergir

19 ocak / güneşli bir arife sabahı

(kış, soluğun daha beyaz bir gölgesine dönmüşken)

-panoya dönüş-