Güneri CIVAOĞLU Bugün
Bir dünya masalı
Haziran ayında ağustos sıcağı... Dünya
şirazesinden çıktı.
Neler oluyor?
Geleceği görmek için zaman tüneline girelim.
..........................
Bundan 4 milyar 600 milyon yıl önce, dünya,
eriyik bir kitleydi. Bağrından koptuğu anasının
yörüngesinde, alevler içerisinde dolanıp
duruyordu.
Azıcık soğuması ve kendine gelebilmesi için 800
milyon yıl geçti. Havada kesif bir amonyak,
metan kokusuyla 1 milyar yılı devirdi.
Soyağacımızda yolculuk
Ve... Nereden geldiği bilinmez bir konuğu oldu;
bir canlı=bir bakteri (cyanobacteria)...
Artık üzerinde hayat vardı. Bu bakteriler,
milyarlarca yıl sürecek hayatlarını fotosentezle
çoğalan kitlelere dönüştürdüler.
Zaman, su gibi akıp gidiyordu. Günümüze 2 milyar
600 milyon yıl kala karalar da oluşmaya
başlamıştı.
800 milyon yıl daha... Artık sahnede Eukaryotic
hücreler de vardı. Hani şu hayvanları,
bitkileri, mantarları oluşturan hücreler...
1 milyar 300 milyon yıl daha geçiverdi.
Çok hücreli hayvanlar, deniz yaratıkları boy
göstermeye başladı.
Şunun şurasında günümüze 434 milyon yıl
kalmıştı.
Kocaman tek bir süper kıta vardı; "Goldwana..."
Kuzey yarımküre tamamen okyanustu.
İlk kıyamet
Goldwana, kuzeye doğru hareket edince, muazzam
buzullar oluştu. Deniz suyu seviyesi düştü,
canlıların yüzde 60'ı telef oldu.
Günümüze 400 milyon yıl kala hava sıcaklıkları
mevsim normallerine geldi. Denizler yükseldi ve
ilk çenesiz balıklar ortaya çıktı.
Tohumlu bitkiler, ormancıklar da görülmeye
başladığında, mangallarını devirecek,
izmaritlerini atıp onları yakacak magandaların
ortaya çıkmasına daha 354 milyon yıl vardı.
Jurassic dönemi
Derken tüm canlıların yüzde 70'inin telef olduğu
ikinci büyük darbe geldi çattı. Dünyaya freni
patlamış bir asteroit, kafadan geçirmişti. 100
milyon yıl daha... Yeni bir buzul çağı...
Şunun şurasında, 250 milyon yılcık kalmışken;
günümüzdeki St. Helens Yanardağı'nın
patlamasından 1 milyon misli güçte patlamalarla
güneş görünmez oldu. Kapkara yeryüzü seraya
döndü. Ve canlıların yüzde 90'ı bağıra bağıra
yok oldu.
Bu badireyi atlatanlardan yeni türler, yeni
bitkiler, yeni sürüngenler gelişti.
Ve 213 milyon yıl önce muhteşem bir dönem
başladı; "Jurassic dönemi..."
Çeşit çeşit dinozorların, dev deniz
mahluklarının, dev kuşların birbirini yediği
efsane dönem olarak Spielberg bilimkurgu
filmlerindeki yerini aldı.
Meksika darbesi
Çeşit çeşit böcekler, çiçekli bitkiler, modern
memeliler ortaya çıkarken, bir darbe daha geldi.
10 kilometre çapında bir asteroit, Meksika'nın
Yucatan Körfezi dolaylarına çarptı.
Buharlaşan kayalar, şok dalgalarıyla dünyanın
diğer tarafında harekete geçen volkanlar,
havalanan toz ve kil tabakasıyla kaplanıveren
atmosfer, kararan-soğuyan dünya...
Sonuç: Güzelim dinozorların sonu...
Günümüze 66 milyon yıl kala memeliler, çeşit
çeşit bitkiler, ilk atlar, Moby Dick'in ataları,
film değil, yaşam sahnesindeydiler.
Ve gelindi... 1 milyon 800 bin yıl öncesine...
Dünyanın güneşe göre astronomik pozisyonunun
değişmesiyle korkunç bir buzul çağı dönemi
başlamıştı. Yıllık sıcaklık ortalamaları sıfır
derecenin çok altlarındaydı. Ara sıra ılık
dönemler de olmuyor değildi; ama buzul dönemleri
100 bin yıl sürüyorsa, ılık dönemler sadece 10
bin yılcık sürüyordu.
Artık ilkel insan da ortaya çıkmıştı. Henüz
modern değildi. Daha, Kazıklı Voyvoda'lara,
toplama kampları fırınlarında yakmalara,
kimyasal-biyolojik ve nükleer silahlara on
binlerce yıl vardı.
Günümüze 10 bin yıl kala, son buzul dönemi bitip
ılık Holocene başladığında, yeryüzü asteroitten
beter bir belayla, insanın evrimleşmişi ile
tanıştı; "Homosapiens..."
Ve medeniyet başladı.
Gerisini biliyorsunuz. İki buzul dönemi
arasındaki 10 bin yıllık kısacık ılık dönemin
sonlarındayız. Havalar gene sapıttı. Buzullar
eriyor, oynuyor.
..........................
Yukarıdaki yazı, Dr. Yalçın Ergir'in "Düş
Hekimi" kitabından alıntılarla 9-10 Eylül 2003
tarihlerinde bu köşede yayımlanmıştı.
Hiç eskimeyecek bir yazı...
gunericivaoglu@milliyet.com.tr