|
Sevgili DÜŞ HEKİMİ;
Sana uçurtma şenliğimizi anlatacaktım.
Çocuk iken biz arkadaşlarımız ile toplanırdık. üç tane çıtayı
bıçakla inceltir, önce ortasından tutturur sonra etrafına ip
dolandırır ve üstünü bazen gazete kağıtları, bazen süslü kağıt ile
kaplardık.
Sonra kocaman kuyruklar yapardık. Bazı arkadaşlarımız daha becerikli
oldukları için onlara sorardık.
"Şunun terazisini ayarlasana" Ortasında üç tane ip olmalı ve o üç ip
iyi ayarlanmalıydı. Yoksa uçmazdı.
Biz uçurtma demez, ÇITALI derdik. Hani ahşap çıtalardan yapılırdı ya
o nedenle...
Çıtalılarımız gökyüzüne çok yükseklere çıktığı vakit avuç içi
büyüklüğünde kağıtları keser ipinden geçirdikten sonra yukarıya
doğru iteklerdik. Hava akımına kapılan kağıt hızla uçurtmanın yanına
kadar yükselirdi.
"Çıtalıya mektup göndermek" derdik.
Selam yazardık kağıda, çok iyi uçtuğu için sevinçlerimizi yazardık.
Onlar uçtukça biz çok mutlu olurduk.
Düşündüm ki çocukların mutlu olmaya ne kadar çok ihtiyaçları var.
Biz anne babalar kendi çocukluklarımızdaki uçurtmalar yerine onların
önüne koyduğumuz sınavlar, bilgisayar oyunlarından başka bir şey
veremiyoruz.
Üstelik özürlü olan, engelli olan yavrularımız var. onlar için
yaşamak çok daha sıkıntılı değil midir?
Renk renk uçurtmaları olsa, gökyüzüne uçurduklarında mutlu olsalar,
onlara da uçurtmaya mektup göndermeyi öğretebilsem, çimlerde
yuvarlanabilsek, boğuşabilsek şakalaşabilsek ne güzel olur....
Güzel olurdu elbette.
Hem de çok keyifli olurdu.
Çocukların bulunduğu yerde en büyük güzellikler olurdu.
Arkadaşlarımız ile karar verdik ve işe koyulduk. Renk renk beş yüz
tane uçurtma aldık. Karınları acıkırdı yavrucakların dönerler
yaptırdık. Yanına içecekler, çikolata ve dondurmalar koyduk.
Sonra atlarımız vardı, taylar, midilli atlarımız. Onları çıkarttık
çocuklarımız dokunsunlar, seyisleri ile birlikte atlara binsinler
diye,
sevimli köpekler,
kuzular ile büyük bir şenlik yaptık.
UÇURTMA ŞENLİĞİ çocuklarımızın şen oldukları, mutlu oldukları
keyifli bir pazar günü yaptık.
Dostlarımız bizim sevinçlerimize ortak oldu. Bu projemize destek
oldular.
Düş hekimi fotoğraflar çekti, minik palyaçoların veya folklor
giysileri içindeki Altındağ'ın Hıdırlıktepe İlköğretim çocuklarının,
Gültepe İlköğretim okulundan aramıza katılan Ayşe'nin, Ayça'nın,
Ali'nin fotoğraflarını çekti. Sevinçle boynumuza sarılan ismini bile
söyleyemeyen bedensel engelli yavrularımızın fotoğraflarını çekti.
UÇURTMA ŞENLİĞİ
BİN KİŞİ ÇOCUKLAR KADAR ŞENDİK,
BİN YETİŞKİN ÇOCUKLAR İLE EĞLENDİK,
NE AKINLARA İHTİYACIMIZ VAR,
NE KAVGALARA
NE YENECEĞİMİZ ORDULARA
BİN ÇOCUK UÇURTMALAR UÇURDUK,
SEVİNÇLER YAŞADIK.
MUTLU OLDUK.
EL ELE TUTUŞUP SEVGİ ÇEMBERİ OLUŞTURDUK...
Mahir Ersöz
10 Nisan 2007
|
|