Ne kötü, yaşamın buradaki dilimi sadece üç yüz senecik ya da üç trilyon senecik de olsa; ne öğrenmeye, ne paylaşmaya yetecek, ne de sevmeye, sevilmeye.
Bu yüzden tavana sandalye çakacağım, ya da mutlaka sponsor bulacağım Timbuktu Projesi düşleri kuracağım cebimdeki tek kullanımlık zamanı Facebook'un usta ellerine, güler yüzlü maskesine kaptırmak istemiyorum.
Bunun için bir sunum hazırlamıştım: http://www.ergir.com/yuz_kitabi.htm.
Hazırlarken de kendi kendimi doldurmuş, sunumda kullandığım Ingrid Bergman'ın siyah beyaz milyon renk fotoğrafını ekranıma duvar kağıdı yapmış, o buğulu bakışların etki süresini iki yüz elli sene daha uzatmıştım.
Dün gece sevgili Elif Sezginer'den gelen bir mesajla, Facebook'a üye olmasam bile, yine de bambaşka bir formatta yer almaktan kurtulamadığımın haberini almıştım.
Yoksa yolda yürürken duvara spreyle yazılmış "DHYE Facebook'a!.." yazılarının önünden geçeceğim günlere yakın mıydım?..
|
|||
|
|
|
(ne yazık ki mutlu
ki, gelişmeleri takip edemeyeceğim)
düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com