Daracık kapıdan girer çıkarsın ikinci kata. Oturdun mu masanın başına servis her zamanki şaşmaz dizilimiyle önündedir; beyaz porselen tabak, sağ yanında bıçak ve sol yanında kaşık bir de kırık çatal. Kırık dedimse öyle ortadan kırık filan değil. Zaten çatal bu, hiç kırılır mı? Cam değil, fincan değil. Olsa olsa eğilir, bükülür hadi olmadı kararır, sararır. Ama bura Bodrum işte, çatal da kırılır mendirekte de yatılır.

Sonra o her gün tekrarlanan soru; ne var bakalım yiyecek?

Hemen akabinde Milas şivesiyle tekrarlanan aynı cevap;

-         mercimek çorba

-         patlıcan musakka

-         fırında patates

-         çoban kavurma

-         pirinç pilavı

-         tavuk kızartma

-         türlü

-         kuru fasulye

-         ızgara köfte

-         çoban salata

-         cacık

-         sütlaç

Cömertçe katılan mercimeğin boza kıvamını tutturduğu çorbanı bol limon takviyesiyle içer sonra musakkanın göze gelen en iri patlıcanına sokuverirsin üç dişli çatalını, çünkü burası adıyla sanıyla Kırık Çatal Lokantası yani Broken Fork Restorant’tır. Burada her çatalın bir dişi eksiktir. Kapının üstündeki tabela öyle haybeye yazılmamıştır, kırık çatal deniyorsa çatallar da ‘’harbi’’ kırıktırlar. İçeride duvara bir de Fransızcası nakşedilmiştir; Casse Fourchette.