fonda çalan: Sous Le Ciel De Paris

(ActiveX denetimlerinin çalışmasına izin vermeniz gerekebilir)

 

 

 

 

(bir Ağustos gecesi - kendi kendime)

 

Kaç Ağustos önce;

üniversite şehri Strazburg sokaklarındaki kitapçıları dolaşıyor,

bir şiir kitabı arıyordum,

seni Chelsea Oteli’nden iyi anımsıyorum

ünlüydün ve kalbin bir efsaneydi

bana yine yakışıklı erkekleri yeğlediğini söyledin

ama benim için bir ayrıcalık yapacaktın…

 

Leonard Cohen’in şiir kitabı bulunur mu?

- Non…

- Non…

- NON!.. :(

 

Hangi kapıyı çalsam karşımda buruk acı.

 

Ve

- Qui...   :)      hem de ne "Qui";

 

istediğim bir gözü değil, istemediğim kadar sözü,

teki şiir – Leonard Cohen’in iki kitabını da buluyordum.

 

Yurt dışına gidişinde kürk almış bir hanım(!) kadar olamasa da, ÇOK mutluydum.

 

Hemen oracıkta parktaki banka oturup okumaya başlıyordum.

Hava kararıyor, gözlerim sünmüş hala aşkı okuyordum.

Ağustos bavullarını topluyor,

sabırsız bir Eylül, park çıkışında bekliyordu.

 

** ** **

O park bankı da derin izler bırakmıştı yüreğimde.

 

Oysa “gerçek aşk iz bırakmaz” diyordu Leonard Cohen;

“Bir ‘Kadınların Adamı’nın Ölümü” albümünde.

 

 

** ** **

 

Önümüzdeki asırlarda yokum;

Zafer Parkı’ndaki dut ağacının yanındaki, elimde filli defterimle yalnız oturduğum banktan kalkıp,

yine o kitapçıya, o parka, üç kişi oturmaya o banka gidiyorum.

 

Ardından da atlayıp hızlı bir trene,

hiç uyumayan bir şehre, gönüllü uykusuzluğa,

yalnız kaldığımda Pigalle’in, "Monsieur???..."  diye davet eden eşsiz fahişelerinin arasından geçip,

Lautrec’in, Avril’in, Satine’in yanına,

hesap kesip, “dün”ü bitirmeye,

kırmızı bir değirmenin taşları arasında un ufak olmaya gidiyorum.

 

** ** **

 

Hoşça kalın;

 

günü geldiğinde,

"duruşmak", dünü yargılamak için değil,

kalp kalbe görüşebilme dileğiyle…

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

27 ağustos 20**