Yukarıda görülen Ay Dede'nin değil, Ankara'daki çektiğim Güneş Dede'nin fotoğrafı.

 

Pink Floyd'un, bulutlarca örtülmüş güneşi - pırıl pırıl gökyüzünü muhteşem synthesizer, davul ve gitar pasajlarıyla anlattığı Obscured By The Clouds isimli bir albümü vardı. Aynı Pink Floyd, daha sonra Dark Side of The Moon'da bu sefer de Ayın Karanlık Yüzü'yle uğraşacak, bizi de onlarca yıl uğraştıracaktı.

 

Bir yüzü karanlık Ay da yıllar sonra Güneş'i karartacak, ortaya adeta Obscured By The Moon albümü çıkacaktı.

 

Güneş, balçıkla değil ama Ay'la sıvanmıştı; birisi gidip onu ortaya çıkarmalıydı.

 

Bu gezegenin güneşe uzanmak için en yakın noktası Himalayalar'daydı  ve hazır Everest Zirvesi yapmış ikinci ve son Türk dağcı bir ekiple 8501 metrelik Lhotse Dağı'na tırmanacakken, benim Ankara'da ne işim vardı?

 

Düştüm yollara yollara, varmak için güneşe en yakın dağlara dağlara.

 

Dergilerinin yazarı olduğum Anadolu Hayat Emeklilik Ailesi bu güneşe yolculuğumda koluma girmişti.

 

Aile sofrasında vedalaşırken:'Sağlıkla git, sağlıkla gel, oradan 'Güneş Topla Bizim İçin' demiş;

şeker, kaymak, bal gönderirken - yanımda bol bol fotoğraf ve Everest Ana Kampı'na uzun yürüyüşün öyküsünü de istemişti.

 

Yalnız Ağaç imzalanırken Kaf Dağı'nın önündeki Manolya Ormanı'na daha İstanbul'dayken varılmıştı.

 

** **  **

Az sonra Everest'ten daha yüksek Tevazu Dağı'na tırmanmış Tunç Fındık ve Ayşen Erdil ile buluşup güneşe kanat çırpacağız.

 

Gary Moore'un yatakta, kucağında Fender Stratocaster gitar,

bir otel köşesinde - Still Got The Blues'un doğum sancılarını çekerkenki albüm kapağındaki gibi  -

 

ben de bu satırları yatakta, kucağımda Toshiba bilgisayar,

bir misafirhane köşesinde apar topar yazıyor,

bir şarkı kuşunun gagasında gönderip,

uzun süre satırlarıma ara veriyorum.

 

Himalayalar kadar sevgilerimle...

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com