Bu yılın başında biz bir masalın içindeydik;

nefese nefese günler geçirmiş, birbirimizi hiç görmeden çok sevmiştik.

 

Bugün masal kahramanı prenses Günseli Ayfer'den bir sunum geldi.

 

Eğer biliyorsanız masalımızı, yaşadıklarımızı,

bir gece dünyanın dört bir yanında,

iki gözümüz iki çeşme, bilgisayarlarımızın başında:

- Biz dünyanın şampiyonlarıyııııız...    diye bağırışımızı;

bu sunumu sağ tuşla farklı kaydedip, izleyebilirsiniz:

http://www.anapan.com/Y.Ergir.pps

 

Ama eğer merak ediyorsanız o kısacık zaman diliminde yaşadıklarımızı,

gökkuşağının üzerinde bir yerlerdeki o yirmi birinci yüzyıl masalını,

buyurun;

başlayın çıkmaya "Merdiven"in basamaklarını:     26/12/2006

 

MERDİVENDE

 

Sevgili Neveser;

 

tamam, bu gece sana çok eskilerden,

gökkuşağının üzerindeki bir ülkeden bir masal anlatacağım.

 

Hadi şimdi kapat gözlerini, dinle beni;

masalın sonunda en güzel, en görülesi düşler gelip bulacak seni.

 

** ** **

 

Evvel zaman içinde, gerçek yağmurların yağdığı, gerçek gökkuşağının olduğu eşsiz zamanlarda çok güzel bir ülke ve üzerinde hala seven, hala birbirini kollayan, emeğe saygı duyan, gerçekleştirmeye cesaret ettikleri düşleri kuran gerçek insanlar varmış.

 

Bu ülkede bir de düş hekimi yaşarmış. Öyle önemli şeyleri değil, geleceğe miras kalsın diye o günün yitip gidecek küçük detaylarını, gönüllerden akan küçük ırmakları, bulduğu yatakları yazarmış.

 

O zamanlar hala kitaplar, hatta onları okuyanlar da varmış. Düş hekiminin okuyucuları arasında yaşamını herkesten çok daha fazla emek harcayarak sürdüren bir de hanım varmış.

 

Bu hanım; geçirdiği bir trafik kazası sonucu kendisini boynundan aşağısı tutmaz bulmuş,  yaşamı bambaşka yataklara akmışken ve yatağından kalkıp, oturabilme mücadelesini kazanırken, bir de kanserle mücadele etmek zorunda kalmış, büyük bir savaşçıymış.

 

** ** **

Her şey, ama HER ŞEY emek ister sevgili Neveser;

Hiçbir emek boşa gitmez; ama hiçbiri.

Gitmiş gibi gözükse de, farkına varılmadan ölünse de.

 

Bu azim ve emek sembolü, eşi ve kızıyla verdiği büyük mücadelede bir gün dayanamayıp düş hekimine yazmış:

 

- ...  hayat insanı apansız bir zamanda, dipsiz kuyulara atabiliyor. Bu kör kuyulardan çıkış ışığını görebilmek, bu küçük şeylerden mutlu olabilmenin tılsımı ile oluyor...     demiş;

 

- ...  yani kaza günümden  beri ilk defa " yaşamak emek ister" cümlesiyle, harcadığım emek adına  ağlattın. İyi ki hayata tutunmuşum. Düşünen beynim, gören gözlerim bana yetiyor...     diye devam etmiş.

 

Daha sonra bilgisayar başına götürülebildiğinde hep yazmış düş hekimine – ona, okuduğu yazılar sonucu oturduğu odadan dağlara, tarlalara, mis gibi kırlara gidişini, hiç solumadığı kadar oksijen soluyuşunu anlatmış.

 

- “Her umut gerçekleşecek bir düş bulur”    deyip, bir gün bir düşünü yazmış düş hekimine. Aküyle çalışan ve merdivenleri kucağa alınmaya gerek kalmadan çıkıp inebilen bir   tekerlekli sandalye aparatından bahsetmiş kendisine.

 

- Bir gün gelir de hayatımın bir evresinde böyle bir şeyin düşünü kurmak aklıma hiç ama hiç gelmezdi. Şimdi ise, sahip olabilmek için kendimi nasıl, nerde kime doğru olarak ifade edebilirim? Bu sorunun cevabını arıyorum. Bana fikir verir misin?    demiş düş hekimine.

 

- Ben iletirim...    demiş düş hekimi ve:

 

- Eğer bu konuda yardımcı olacak bir sıcak el, bir sıcak yürek varsa;

kendisine yaşamın tüm merdivenlerinin kolay gelmesini;

son basamakta dönüp de ardına baktığında, bıraktığı izlerin güzelliğiyle iftihar etmesini diliyorum...

 

diyerek gökkuşağının üzerindekilere iletmiş bu düşleri.

 

Göz yaşları cevap olmuş yağmış bu düşün üzerine.

 

Aynı yürek çarpışında olanlar hemen bir grup oluşturmuşlar;

gökkuşağının üzerindeki ülkedekilerle birlikte, Kanada, A.B.D., Hollanda, Danimarka, Avustralya’da yaşamını sürdüren öğrencisinden, doktoruna, avukatından, diplomatına, noterinden, bankacısına, emeklisinden, memuruna  kolkola, yürek yüreğe girip bir merdivenin basamaklarında toplanmışlar,

 

üzerinde güneş batmayacak bir gönül imparatorluğu kurmuşlar.

 

Ve bu merdiven çıkma aparatını temin etmeye, yani bir çift kanat takıp ardından dağılmaya,

yaşamın diğer kaygan basamaklarında ayakta kalabilme mücadelelerine geri dönmeye karar vermişler.

 

Kısacık zamanda birbirlerine nefes nefese yüzlerce mesaj yazmışlar, neler yapabileceklerini konuşmuşlar.

 

Birbirlerini hiç tanımadan merdivenin basmaklarında toplananlar, birbirlerini çok sevmişler, çok güvenmişler. Bu düşün gerçekleşmesinde emeklerini hiç esirgememişler. Arada birbirlerini çiçeklerle ziyaret edip, birbirleri için şiirler bile yazmışlar. 

 

Derken bu aparatın ithalatcısı da merdivenin basamaklarında, gönül dostlarının kollarındaki yerini alıp, hiçbir kâr peşinde koşmadan bu düşün gerçekleşmesi için elinden geleni yapmış.

 

   

 

 

Ve bir kış akşamı lapa lapa kar yağarken, yıllardır merdivenleri çıkamamış, "merdiveni var" diye tiyatroya gidememiş yaşamın kırık kanatlısı, sırtındaki yeni kanatlarıyla yukarı çıkabildiğinde, merdivende toplanmış dostları dünyanın dört bir yanında saat tam 22:00’de aynı anda:

 

- Biz dünyanın şampiyonlarıyıııııııız...    diye zıplayarak şarkı söyleyerek, gözyaşları arasında birbirlerini kutlamışlar.

 

Düşten arta kalanı da  evlerinden hastalık, yoksulluk eksik olmayan bir başka kanadı kırığın umuda hasret minik yüreğine sunmuşlar.

 

Derken düş gerçekleşip, yazışmalar silinip merdivenin basamaklarından dağılma zamanı geldiğinde; bu karşılık beklemeyen gönül dostları ayrılamayacaklarını anlamışlar ve yeni bir düş olmasa da, kolkola olmayı sürdürmeye, dereler akıp yeni yataklarını bulurken, yepyeni basamaklarda birlikte olabilmeye karar vermişler.

 

** ** **

 

Sevgili Neveser; böyle bir düş o zaman ancak gökkuşağının üzerindeki bir ülkede,

ancak o ülkenin sevgi dolu insanlarınca görülüp, gerçekleştirilebilirmiş

 

 

ve sevgili Neveser, ne mutlu sana ki canım, böyle bir düş hala ancak bu gökkuşağının üzerindeki bu güzel ülkede,

hala ancak bu ülkenin sevgi dolu insanlarınca görülüp, gerçekleştirilebilir.

 

Allah rahatlık versin kızım;

düşlerin, sevgin ve azmin hiç sönmesin...

 

düş hekimi yalçın ergir    http://www.ergir.com

 

 

Masalın gerçek kahramanları ve detayları aşağıdaki linklerdedir:

bir masalın “bir varmış – bir yokmuş”u: http://www.ergir.com/ben_iletirim.htm

 bir masal merdiveninin basamakları & basamağa koşa koşa toplanmış gerçek kahramanları:

http://www.ergir.com/masal_kahramanlari.htm

bir masalın ardı, artanı: http://www.ergir.com/pinar_hanimin_mesaji.htm

bir masalın yalnız olmayan çiçeği: http://www.ergir.com/merdivenden.htm

bir masalın şiiri: http://www.anafilya.org/go.php?go=7d633900209ec

bir masalın sunumu: http://www.ergir.com/gunseliayfercengizsunum.htm

 

** ** **

 

PANO'YA DÖNÜŞ