BU ARA...

 

Önümüzdeki çarşamba günü hayatın büyük dolaşımına sokacağım masalla yatıp, masalla kalkıyorum. Yeni döndüm mavi sulardan; nedense yazılmamış, yazılmazsa bir kuşak sonra unutulacaklarından.

 

Bu yüzden de çok sevdiklerimden, çok sevildiklerimden kaçmakta; herkes uyuduktan sonra yapayalnız kalabilip mavi-beyaz'ı yazmak, yazmak ve yazmak arzusuyla yanıp tutuşmakta; sabaha doğruları uyumayıp, uyumak zorunda kalmaktayım.

 

Bu arada randevu verilmiş hastalarım, önceden verilmiş sözlerim de var.

 

Bu sözlerden birisi de, yirmi beş sene önce dişhekimi olarak mezun olduğum, sonra da asistan olarak kalıp, Ortodonti doktoramı yaptığım Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nde bir konuşma yapmaktı.

 

Dün, fakülte dekanı Prof. Dr. Osman Taha Köseoğlu'nun, eski hocalarımın, yepyeni asistanların ve pırıl pırıl öğrencilerin karşısındaydım. Liseden de, fakülteden de sınıf arkadaşım Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevil (Çiftçi) Gürgan dinleyicilere tanıtım bilgisini verdikten sonra ışıklar kapatılacak, sözlerime başlayacaktım.

 

Geçen sene de, otuz sene önce mezun olduğum TED Ankara Koleji'ne davetli olduğum

ve hoş bir rastlantıyla "aynı" güzel Atatürk fotoğrafının önünde pırıl pırıl öğrencilere konuşma  yaptığım için,

bu olağanüstü güzel duyguyu çok iyi biliyor - yeniden yaşıyordum.

 

Sözler sona erip, ışıklar yandığında; bu sefer de Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı, eski dekanımız, çok sevdiğim hocam Prof. Dr. Ferda Taşar tarafından, Mayıs sonunda Bodrum'da yapılacak olan Oral Cerrahi ve Gnatoloji Kongresi'ne davet ediliyordum.

 

Bu akşam hastaların ardından, mavi - beyaz masalıma geri dönmeden önce bu ara yaşadıklarımın bir muhasebesini yapıyorum:

Pazartesi günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Dişhekimliği Haftası'nda,

Perşembe günü Ankara Gazi Üniversitesi'nde,

Cuma günü 75. Yıl Ankara Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde,

Şubat ayında ise, Antalya'daki VI. Bahar Sempozyumu'nda, Ankara Dişhekimleri Odası'nın davetlisi olarak konuşmacıyım.

 

Bu alt alta yazdıklarımla karar veriyorum:

"şu andan itibaren" bir süre yeni bir "konuşmacı olma" sözüne kapılarımı kapatıyor,

yeniden yollara, sıcak kollara, satırlara, yaşanacaklara, paylaşacaklara, öğrenip miras bırakılacaklara perdelerimi açıyorum.

 

Çünkü tepeden tırnağa;

yapayalnız bir menengiç ağacının, Mehmet Ertüzün'ün "Benekli"sinin, Gülpembe'nin, Kalender'in, Tarpan'ın, beni

beklediğini hissediyor;

Hacettepe'nin halı sahasında maç yapabilmeyi, Adem'le Dikmen'deki makas bileycisine gidebilmeyi,

Haluk Başaklar'a, önsözünü yazdığım yeni çıkan kitabını fırlatıp:

- imzala şunu!... diyebilmeyi,

Karadeniz'den getirdiğim çakıl taşlarını dostlarıma verebilmeyi,

 

hatta dişime dolguyu,

adam gibi oturup,

rahat rahat yaptırabilmeyi istiyorum...

(dün Hacettepe'de, Dr. Ferid Müftü, "ayaküstü" dolgumu yaparken :)

 

düş hekimi yalçın ergir   http://www.ergir.com

 

( Çarşambanın Gelişi: İzmir Uluslararası Dişhekimliği Kongresi'nden - 1 Ekim 2005 :  http://www.ergir.com/izmirde.htm )

 

 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ AMBLEMİ'NİN ÖYKÜSÜ:

http://www.ergir.com/amblemin_oykusu.htm

 

 

( bir eğitim programı:  http://www.ergir.com/dise_dokunur_seyler.htm )

 

PANO'YA DÖNÜŞ